25 Nisan 2016
Evet, maalesef tarihin karanlık yüzüyle karşılaşmak, hiçbir toplum için kolay değil. Dahası, geçmişte yaşanan pek çok utanç verici olaydan hâlâ sadece bazıları, ve evet, çoğunlukla politik nedenler ile öne çıkıyor. Evet, Batılı büyük güçler, başkalarına talkım verirken, kolonyalist geçmişleri ile tam anlamı ile yüzleşmekten hâlâ uzak duruyor. Yine de, Batılı ülkeler özeleştiri konusunda, diğerlerinden daha özenli davranmaya çalışıyorlar denebilir, ama onlar çoğunlukla bunu utanç değil, daha ziyade “yüce gönüllülük” havasında ifade ediyorlar. Tam da bu nedenle, Batı dışı toplumlar geçmişleri ile yüzleşmek konusundaki isteksizliklerine mazeret bulmaya devam edebiliyor. “Ermeni soykırımı” konusu bu konudaki en “iyi” örneklerden biri.
Yüzleşmek zorunlu
Zira, Türkiye öteden beri, 1915 Ermeni kıyımı ile yüzleşmemek için, “Batı’nın dayatması” gerekçesini kullanıyor. Bu yıl, bu yüz kızartıcı olayın yüzüncü yılında, Papalık ve AB Parlamentosu’nun “soykırım” açıklama ve kararı dolayısı ile muhafazakârı, laiki, İslamcısı, Kemalisti, topyekûn isyan etti. Bu yıl fazladan, Çanakkale zaferinin yıldönümü kutlamasının aynı güne denk getirilmesi ise fazlasıyla ucuz bir numara. Ama artık anlamamız gereken bir şey var; dayatma bir yana, geçmiş ile yüzleşmek her toplum için sağaltıcı bir adımdır, sağlıklı bir biçimde geleceğe yürümek için geçmişin hayaletlerinden kurtulmak gerek. Doğrusu, atalarının yapıp ettikleri için bir toplumu suçlamak hakkaniyetsiz bir şey, ama bundan şikâyet edebilmek için, öncelikle ataların yapıp ettiklerine sonuna kadar sahip çıkmaktan vazgeçmek gerek.
Gelelim savaş koşulları meselesine, Ermeni çetelerin yaptıklarına, Rus ordusu ile ve emperyal güçler ile birlikte davranan Ermenilere. Evet, hiçbir insan topluluğu masum değil, ama Osmanlılar da diğer bir emperyalist güç olan Almanlar ile ittifak içinde savaşa girmediler mi? Hem, Osmanlı Ermenileri savaş öncesi de, Anadolu’da çıkan isyanlar gerekçe yapılarak da Abdülhamid devrinde, Müslüman nüfus tarafından baskıya, kıyıma uğramaya başlamadılar mı? İmparatorluğun diğer pek çok unsuruna güç yetiremediği için bağımsızlık, otonomi tanınırken, Ermenilerin talepleri hiçe sayılmadı mı?
Sadece ‘tehcir’ bile
Bu arada, Osmanlı idaresindeki Araplar da savaş esnasında İngilizler ile işbirliği yapıp isyan ettiler, bunun için (iyi ki) Arap nüfusu cezalandırılmadı ama bunda dindaşlığın payı yok muydu? Kısacası, ne olmuş olursa olsun, hadi soykırım planlanmadı, bir halk topyekûn yerinden yurdundan sürülür mü? Bu nasıl bir savaş tedbiridir, nihayetinde hedeflenen, en iyi ihtimalle Ermenileri Anadolu’dan sürmek değil miydi? Sadece “tehcir” bile size tüyler ürpertici gelmiyor mu? Hem ne oldu, bu Ermenilerin mallarına, mülklerine? Şimdi üzerlerinde kimler oturuyor? Bırakın Batılıların dayatmasını, tüm bunlar bizi hiç mi rahatsız etmiyor?
Bu konu siyasallaştırılmasın, tarihçilere mi bırakılsın? Peki, bu tarihçiler neden inkâr edilemez noktaya gelinene kadar tehcir’i bile mevzu bahis etmediler? Veya bu konuda, politik kaygılardan uzak davranabilirler miydi? Hem sahi, bu Batılılar Ermeni kıyımının hemen ertesinde bu konuda neden o kadar suskun kalabildiler? Sakın Türkiye ile aralarını bozmamak için olmasın? O zaman Batı’nın siyasi gerekçeler ile suskun kalmasından son derece memnun olan Türkiye, tablo değişince birdenbire “tarihin siyasete alet olmasına” itiraza başlamadı mı? Evet, aynen böyle oldu; önce Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşu anlaşmaları çerçevesinde, sonra İkinci Dünya Savaşı arifesinde Batı’nın Türkiye ile iyi ilişkiler siyaseti, Ermenilerin feryatlarını bastırdı. Sahi, o dönemler Ermenileri hatırlayan var mıydı? Daha sonra Soğuk Savaş döneminde de NATO’nun bu değerli üyesi, Batı tarafından korunup kollandı, o zamanlar Ermenilere kulak veren pek azdı, buna karşın Ermeniler, durup dinlenmeden bu trajedinin hatırasını canlı tutmaya çalıştılar, o başka.
Korkmayın...
Kısacası, ister “soykırım” deyin, ister “soysürgün”, ister katliam, Ermenilerin bu topraklarda varlığı sona erdirildi. Müslüman halk da bu esnada büyük kayıplar verdi, ama çoğu kendi yöneticilerinin onları sürüklediği savaş nedeni ile, dahası topyekûn kovulup yok edilen, mallarının üzerine oturulan Ermeniler oldu. Bu coğrafyanın kadim bir halkı ve bu arada diğer Hıristiyan nüfuslar, bu topraklardan sürüldü, gelin bununla yüzleşelim. Üzerinden yüz yıl geçti, korkmayın, artık kimse cezalandırılamaz, kimse üzerine oturduğu Ermeni mülklerini geri vermek zorunda kalmayacak, gelin yüzleşelim, saygın bir ülke olma adına fazla bir şey sayılmaz.
Cumhuriyet