19 Nisan 2016
Hrant Dink cinayetinde kamu görevlileri hakkında hazırlanan İddianamede adı geçen ve geçmeyen kamu görevlilerinin “künye”lerini çıkardık.
Gazetemizin kurucusu ve Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink cinayetinde kamu görevlileri hakkında hazırlanan iddianame, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığ’ına sunuldu. İddianamede İstihbarat Daire Başkanı Engin Dinç, dönemin Trabzon İl Emniyet Müdürü Reşat Altay ve dönemin İstanbul İstihbarat Daire Başkanı Ahmet İlhan Güler hakkında TCK’nın 83. maddesinden (kasten öldürmenin ihmali davranışla işlenmesi) dava açılması isteniyor. İddianame kabul edilirse üç isim 20 yıldan 25 yıla kadar hapis istemiyle yargılanacak. Dönemin İstanbul İl Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve İstanbul İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun ise görevi kötüye kullanma suçundan hâkim karşısına çıkacak.
Emniyet İstihbarat Dairesi eski Başkanı Ramazan Akyürek ve İstanbul İstihbarat Dairesi Başkanı Ali Fuat Yılmazer hakkında, TCK’nın 82. maddesi (kasten adam öldürme) uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.
Bu, davanın seyri açısından kritik bir gelişme. Dink Ailesi avukatları dava başladığından beri tetikçilerin yanısıra cinayete göz yuman ya da işlenmesine yardım eden kamu görevlilerinin de yargılanmasını, üstelik görevi ihmalden değil, “adam öldürmeye yardım etmek”ten yargılanmasını istiyorlardı. Savcı Gökalp Kökçü süreç içinde çok sayıda kamu görevlisinin ifadesini aldı, bunların bir kısmı basına da yansıdı. Savcı Kökçü bu ifadeler doğrultusunda iddianamesini hazırlayıp Başsavcılık’a sundu. Kökçü, kamu görevlileri hakkında açılacak davanın, İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nde süregiden dava ile birleştirilmesini de talep etti. Şimdi iddianamenin mahkeme tarafından kabul edilip edilmeyeceği izlenecek. Eğer iddianame bu haliyle kabul edilirse, kamu görevlileri hâkim karşısına çıkacak.
Dolayısıyla evet, kritik bir gelişme ile karşı karşıyayız. Öte yandan bu iddianame ile Dink Ailesi avukatlarının taleplerinin tamamı karşılanmış değil. Örneğin Hrant Dink’i çağırıp “uyaran” İstanbul Valiliği ve MİT, iddianamede yok. Avukatların, cinayette adı geçen ve haklarında yargılama yapılmasını istedikleri kamu görevlilerinin sayısı da 50’yi geçiyor. Peki dosyaya adı karışan görevlilerin olay öncesi, sırası ve sonrasında konumları neydi, ne yapmak ya da ne “yapmamakla” suçlanıyorlar, ya da hangi sorulara yanıt vermeleri bekleniyor? İddianamede adı geçen ve geçmeyen kamu görevlilerinin davaya bağlantılı “künye”lerini çıkardık.
Engin Dinç
Halen İstihbarat Daire Başkanı olarak görev yapıyor. 26 Ağustos 2004 tarihinden 19 Eylül 2006 tarihine kadar Trabzon İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yaptı. TAYAD’lılara linç girişimi, Mc Donald’s bombalanması ve Rahip Santoro’nun öldürülmesi, Dinç’in görev yaptığı dönemde gerçekleşti. Mc Donald’s bombalanmasının faillerinden biri olan Erhan Tuncel’in, soruşturmanın dışında tutularak muhbir yapılması da yine Dinç’in döneminde gerçekleşti.
Dink Ailesi avukatı Hakan Bakırcıoğlu, İstanbul Savcılığı’na 10 Ağustos 2015’te verdiği dilekçede, Engin Dinç’in, Yasin Hayal ve örgütünün Dink’e dönük saldırı hazırlığında olduğuna dair 15 Şubat 2006’dan itibaren bilgi sahibi olmasına rağmen konuyu Trabzon Valisi, Trabzon Cumhuriyet Başsavcılığı, Trabzon İl Jandarma Komutanı ve MİT’e yazılı şekilde iletmediği ve Hrant Dink’e yönelik saldırı hazırlığında olan örgüte operasyon yapmadığı suçlamasını yöneltmiş, Ceza Kanunu 83. maddesi uyarınca iddianame düzenlenmesini istemişti.
Ahmet İlhan Güler
Dink cinayetinin işlendiği tarihte İstanbul İstihbarat Şube Müdürü olarak görev yapıyordu. Bu göreve 2003 yılında atanmıştı ve Dink cinayetinin işlendiği tarihte de bu görevi yürütmekteydi. 17 Şubat 2006 tarihinde, Trabzon’dan Yasin Hayal’in Ermenilere dönük kin beslediği ve Hrant Dink’e yönelik eylem yapmayı planladığına ilişkin yazı, Ahmet İlhan Güler’in başında olduğu İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü’ne gönderilmiş, bu yazı Ahmet İlhan Güler’in imzasından geçmişti. Dolayısıyla Güler’in Hrant Dink’in saldırıya uğrayacağı bilgisi vardı.
Hrant Dink’i hedef haline getiren önemli olaylardan birisi de, hakkında açılan ‘Türklüğe hakaret’ davasıydı. Dava, Şişli Adliyesi’nde bulunan 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde görüldü. 15 Mayıs, 4 Temmuz ve 12 Aralık 2006 tarihli duruşmalara ilişkin bilgi evraklarının altında, Ahmet İlhan Güler’in imzası bulunuyor. Güler, duruşmalara kimlerin katıldığı, kapı önünde kimlerin eylem yaptığı, kimlerin konuştuğu gibi bilgilerin hepsini, Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’na rapor etti. Bu yöndeki belgeler de soruşturma dosyasına girdi. Ahmet İlhan Güler, Hrant Dink’e ve Ermenilere yönelik yaşanan olayların konuşulduğu ve değerlendirildiği İl Emniyet ve Asayiş Toplantıları’na da katılmıştı.
Bakırcıoğlu, Güler’in kasıtlı olarak koruma tedbiri almadıklarını iddia etmişti.
Celalettin Cerrah
Yasin Hayal’in Hrant Dink’e yönelik eylem yapacağı bilgisinin geldiği 17 Şubat 2006 tarihinde ve cinayet işlendiği tarihte İstanbul İl Emniyet Müdürü olarak görev yapıyordu. Cerrah, savcılığa verdiği ifadesinde Dink’e ve Ermeni toplumuna yönelik yaşanan olumsuz gelişmelerin İl Asayiş toplantılarında gündeme geldiğini söyledi. Türkiye Ermenileri Patriği Mesrop Mutafyan’ın İstanbul Valiliği’ne, aralarında Agos Gazetesi’nin de olduğu Ermeni kurumlarının korunmasını talep eden dilekçesi Valilik tarafından İl Emniyet Müdürlüğü’ne gönderilmişti. Yine Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanlığı’nın 81 ilin Emniyet Müdürlüğü’ne 12 Ekim 2006 tarihinde gönderdiği ve Ermenilere karşı saldırı olasılığına karşı müteyakkız olunması istendiğinde de Cerrah, İstanbul’da görev başındaydı. İddianamede, Cerrah’ın görevi kötüye kullanmak iddiasıyla 1 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanması isteniyor.
Bakırcıoğlu, Cerrah’ın kasıtlı olarak koruma tedbiri almadıklarını iddia etmişti.
Reşat Altay
15 Mayıs 2006 tarihinden itibaren Trabzon İl Emniyet Müdürü olarak görev yapmaya başladı. Cinayetin işlendiği tarihte de bu görevini sürdürüyordu. Altay, savcılık ifadesinde, Dink cinayetiyle ilgili olarak kendisine bilgi verilmediğini iddia etti. Engin Dinç ise ifadesinde, Altay göreve geldiğinde kendisine şubedeki tüm faaliyetleri anlattıklarını söyledi. Dink cinayetine ilişkin bilgi aktaran Erhan Tuncel, Altay’ın müdür olduğu dönemde, cinayetten kısa bir süre önce muhbirlikten çıkartıldı. Ayrıca Dink cinayetine ilişkin yine Altay’ın döneminde istihbarat raporu hazırlandığı da soruşturmada ortaya çıktı.
Bakırcıoğlu, Altay’ın cinayeti tasarlayan örgüte kasıtlı olarak operasyon yapmadıklarını iddia etti.
Sabri Uzun
Farklı dönemlerde üç kez EGM İstihbarat Daire Başkanı olarak görev yapmış, 12 Haziran 2003 tarihinde de Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanı olarak göreve başlamıştı. Bu görevi 22 Mart 2006’ya kadar sürdürdü.Yasin Hayal’in Ermenilere karşı büyük bir kin beslediği ve İstanbul’da Ermenilere karşı eylem yapacağı bilgisini içeren 13 Ekim 2005 tarihli F4 raporu ve Yasin Hayal’in ne pahasına olursa olsun Hrant Dink’i öldüreceği bilgisini içeren 15 Şubat 2006 tarihli F4 raporu, Sabri Uzun’un başkanlığı döneminde Daire Başkanlığı’na gelmişti. Sabri Uzun’un görevi kötüye kullanmak iddiasıyla 1 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanması isteniyor.
Ramazan Akyürek
Emniyet İstihbarat Dairesi eski Başkanı. 28 Şubat’ta Dink cinayeti soruşturması kapsamında tutuklandı. İddianamenin bir numaralı şüphelisi durumunda. 2003 yılının Aralık ayından Mayıs 2006 tarihine kadar Trabzon’da İl Emniyet Müdürü olarak görev yaptı. Mc Donald’s bombalanması ve Rahip Santoro’nun öldürülmesi Akyürek’in Trabzon’da olduğu dönemde gerçekleşti. Dink cinayetine ilişkin istihbarata raporları da Akyürek’in Trabzon’da görevde olduğu dönemde hazırlandı. İstihbarat bilgilerini Cumhuriyet Başsavcılığı, İl Jandarma Komutanlığı ve MİT’e iletmemekle, Yasin Hayal ve üyesi olduğu örgüte operasyon yapmamakla suçlanıyor. Kasten öldürme iddiasıyla TCK’nın 82. maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.
Yılmaz Angın
2006-2007 tarihleri arasında İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürlüğü bünyesindeki ‘aşırı milliyetçi ve ulusalcı akımlar’a bakan C 2 Büro’nun amiri olarak görev yapıyordu. Angın da 15 Şubat ve 8 Nisan 2006’da gelen yazılardan haberdar. Angın’ın söz konusu yazılar üzerine aldığı notlar da var. Dink ailesi avukatları, Angın’ı Dink’e yönelik tehditlerden haberdar olduğu halde Dink’in koruma altına alınmayarak, cinayeti tasarlayan örgüte operasyon yapmayarak cinayeti olanaklı hale getirdiğini iddia ediyor. Angın İçişleri Bakanlığı müfettişlerine 1970’li yıllardan beri Dink’in İstihbarat tarafından izlendiğini söylemişti.
Tamer Bülent Demirel ve Osman Gülbel
Ali Fuat Yılmazer’in müdür olduğu İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube’nin müdür Yardımcıları. 15 Şubat 2006 tarihinde İstihbarat Daire Başkanlığı’na gönderilen Yasin Hayal’in ne pahasına olursa olsun Dink’i öldüreceği bilgisini içeren yazı geldiğinde Ali Fuat Yılmazer yurt dışında olduğunu ifadesinde söylüyordu. Gelen yazı, Osman Gülber tarafından paraflanıyor. İstanbul’a 15 Şubat 2006 tarihinde gelen yazıdan önce 13 Ekim 2005 tarihinde Yasin Hayal’in Ermenilere yönelik kin beslediği ve İstanbul’da eylem yapacağı bilgisi de gelmişti. 8 Nisan 2006 tarihli gelen F4 raporu da Yasin Hayal’in Dink’e yönelik eylem yapmayı tasarladığı bilgisini içeriyordu. Gelen bütün yazılar, kendisinden önce gelen yazıya referans verilerek gönderilmiş. Bu üç evrakın geldiği tarihlerde Gülbel ve Demirel, şube, müdür yardımcısı.
Faruk Sarı
Cinayetin işlendiği tarihte Trabzon İstihbarat Şube Müdürü. Akyürek’in İstihbarat Daire Başkanı olarak atanmasından sonra yerine gelen Reşat Altay tarafından ‘güvendiği adam’ olarak Trabzon’a atanması sağlandı. Görev yaptığı dönemde, Erhan Tuncel’le görüşmeler sürüyor. Cinayete dair bilgi sahibi.
Mehmet Ayhan
2005 yılı Ağustos ayında Trabzon Emniyeti’ne memur olarak atanmış, Erhan Tuncel’le olan ilişkiyi sürdüren kişilerden biri.
Ayhan’ın, Dink cinayetine dair elde ettikleri bilgilerin tamamını aktarmadıkları, Hayal ve üyesi olduğu örgütün kararlılığını bildikleri ve cinayet tasarısındaki değişiklikleri evraklara aktarmadıkları ve örgüte operasyon yapmadıkları iddiasıyla yargılanmalarını talep ediliyordu.
Mehmet Akif Yılmaz
2006 yılı Haziran ayı ile 2014 yılı Eylül ayı arasında Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’nda görev yaptı. C Şube Müdürlüğünde, aşırı sağ faaliyetlerle ilgilenen C-2 kısım, Amiri olarak görev yaptı. Savcılık ifadesinde, Dink cinayetiyle ilgili hazırlanan F4 raporlarını, mahkeme tarafından istendiğinde, evrakları derlediğinde gördüğünü söyledi.
Hamdi Egbatan
2006 yılı Ekim ayı sonlarında C Şube’de, 2007’den itibaren ise C5 Büro’da çalıştı. Savcıya verdiği ifadede, çalıştığı büronun hem C2, hem de C5 olarak adlandırıldığını söyledi.
Yunus Yazar
Emniyet İstihbarat Dairesi Teknik Şube Müdürü olarak görev yapıyordu. Dink cinayetine ilişkin açılan ilk davanın hâkimi Erkan Canak’ın sahte isimle dinlenmesine ilişkin kararın altıda imzası olduğu iddiasıyla ifadeye çağrıldı.
Ali Fuat Yılmazer
2005 yılı Temmuz ayından itibaren Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü olarak göreve başladı. Dink cinayeti işlendiğinde bu görevini sürdürüyordu. Yasin Hayal’in gerçekleştirdiği eylem ve gerçekleştirmeyi tasarladığı eylemler C Şube’nin çalışma alanına giriyor. Dink cinayetiyle ilgili olarak hazırlanan istihbarat raporları, Yılmazer’in görev yaptığı dönemde Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı’na gönderildi. Yılmazer, Dink cinayeti soruşturması kapsamında savcıya verdiği ifadede Dink’e karşı yapılan eylemlerden haberdar olduğunu, İstihbarat Daire Başkanlığı arşivlerinde, Dink’le ilgili açılmış dosyalar olduğunu söyledi. Yılmazer’in, cinayetle ilgili bilgilerin veri girişini yapmadığı, istihbarat bilgilerini ilgili mercilere iletmediği iddia ediliyor. Yılmazer’in, kasten öldürme iddiasıyla TCK’nın 82. maddesi uyarınca ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendi.
Ali Poyraz
2006 yılının Eylül ayından itibaren Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdür Yardımcısı. Cinayet işlendiğinde bu görevini sürdürüyordu.
Özkan Mumcu
2004 yılı Ekim ayında Trabzon Emniyeti’ne atandı. Komiser yardımcısı ve sonrasında komiser olarak görev yaptı. Dink cinayeti soruşturması kapsamında tutuklu.
Coşkun Çakar
Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi eski Başkan Yardımcısı. Ahmet İlhan Güler, savcıya verdiği ifadede, Çakar tarafından Ankara’ya çağrıldığını ve kendisine ‘İstanbul’u terk et’ dediğini iddia etmişti. Aralarında gazeteci ve iş insanlarının da bulunduğu çok sayıda kişinin usülsüz dinlendiğine ilişkin açılan soruşturmada da adı geçiyor. Savcılık, Çakar’ın Dink cinayetine ilişkin soruşturmada ceza kanunun 82. maddesi uyarınca müebbet hapis cezasıyla yargılanmasını istiyor.
Onur Karakaya
Trabzon İl Emniyet İstihbarat Şube’de memur. Erhan Tuncel’le görüşmelere katılanlardan biri.
Hasan Durmuşoğlu
2005 yılı Eylül ayından 2008 yılı Temmuz ayına kadar Trabzon İstihbarat Şube Müdür Yardımcısı olarak görev yaptı. 22 Mayıs’ta savcılığa verdiği ifadesinde Dink cinayetinden bir yıl önce, Yasin Hayal’in Dink’i öldürmeyi tasarladığının Trabzon İl Emniyet İstihbarat Şube Müdürlüğü görevlilerince bilindiğini ve bu konun konuşulduğunu söyledi. Durmuşoğlu, Dink cinayetine ilişkin istihbarat raporları hazırlandığında da Trabzon’da görevdeydi.
Ercan Demir
2004 yılı Temmuz ayında Trabzon Emniyeti’ne atandı. Dink cinayeti işlendiğinde Trabzon’da görevliydi. 2005 yılı Ağustos ayına kadar İstihbarat Şube Müdür Yardımcılığı, 2005 Ağustosu’ndan sonra ise Şube Müdürlüğünde A,B,C kısımların amirliği görevini üstlendi. 5 Ocak 2015 tarihinde Cizre’ye Emniyet Müdürü olarak atandı. Cizre Emniyet Müdürü’yken, Dink cinayetinde ihmali olduğu gerekçesiyle tutuklandı.
Muhittin Zenit
2003 yılı temmuz ayında Trabzon Emniyeti’nde memur olarak göreve başladı. Erhan Tuncel’le yaptığı telefon konuşması ortaya çıktı. 15 Şubat 2006 tarihi F4 raporunda “Hayal, ne pahasına olursa olsun Dink’i öldürecek” evrakı altında imzası var.
Zenit’in, Dink cinayetine dair elde ettiği bilgilerin tamamını aktarmadığı, Hayal ve üyesi olduğu örgütün kararlılığını bildiği ve cinayet tasarısındaki değişiklikleri evraklara aktarması ve örgüte operasyon yapmadığı iddiasıyla yargılanması talep ediliyordu.
İddianamede adı geçmeyenler
Ergun Güngör
Dink cinayeti sırasında ve öncesinde İstanbul Vali Yardımcısı olarak görev yapıyordu. Hrant Dink’in ‘tehdit edildiğini’ söylediği, 24 Şubat 2004 yılında İstanbul Valiliği’nde yapılan görüşmede Güngör de vardı. Güngör, savcılığa verdiği ifadesinde, söz konusu görüşmenin MİT Bölge Başkanlığı’nın talebiyle yapıldığını ve kendisinin belirleyici ve talimatlandırıcı bir görevi olmadığını iddia etti. Güngör, İl Emniyet Müdürlüğü, İl Jandarma Komutanlığı, Emniyet’te Azınlıklarla ilgili çalışan bürodan sorumluydu. Türkiye Ermenileri Patriği Mesrpo Mutafyan’ın Valiliğe ‘kurumlarımızı koruyun’ dilekçesinden haberdardı ve ‘Dink’e yönelik tehditlerin konuşulduğu’ İl Asayiş Toplantılarında katılıyordu. Dink Ailesi avukatları, Dink’e dönük tehditlerden haberdar olduğu ve gerekli koruma tedbirlerinin alınmadığı iddiasıyla yargılanmasını istiyor.
Muammer Güler
17 Şubat 2003 tarihinde İstanbul Valisi olarak göreve başladı. Dink cinayeti yaşandığı dönemde Vali olarak görevdeydi. 3 Ocak 2008’de TBMM komisyonuna verdiği ifadesinde, Dink’in tehdit aldığı konusunda bilgi sahibi olduğunu söyledi. Görev yaptığı dönemde, Ermeni kurumlarının korunması konusunda dilekçeler ve yazılı talimatlar geldi. Güler, Dink’e dönük tehditlerin konuşulduğu İl Asayiş Toplantıları’na başkanlık ediyordu. Dink’in korunmasıyla ilgili gerekli koruma tedbirlerini almadığı iddiasıyla yargılanması talep ediliyor.
Hukuk mücadelesinin 8 yılı
AİHM yol gösterdi
• Dink cinayetinin ardından ilk dava 20 Nisan 2007’de İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde açıldı.
• Yargılama devam ederken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Dink Ailesi’nin yaptığı başvuruyu kabul etti. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 14 Eylül 2010’da etkin soruşturma yürütülmediği ve Dink’in yaşam hakkının korunmadığı yönünde karar vererek Türkiye’yi mahkum etti.
• Mahkeme 17 Ocak 2012 tarihinde ‘örgütü bulamadığı’ yönünde kararını açıkladı. Dink Ailesi avukatlarının kamu görevlileriyle ilgili taleplerine rağmen hiçbir kamu görevlisi hakkında işlem yapmadı.
• Yargıtay 9. Ceza Dairesi, 13 Mayıs 2013 tarihinde ‘suç örgütü’ yönünden verilen kararları bozarak yeniden yargılamaya karar verdi. İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi yeniden yargılamaya başladı.
• Kamuoyunda dördüncü demokratikleşme paketi olarak bilinen yasal değişiklikler kapsamında, AİHM’in etkin soruşturma yürütülmediği yönünde karar verdiği soruşturmaların yeniden açılmasına olanak sağlaması üzerine, Dink Ailesi avukatları kamu görevlileriyle ilgili yeniden soruşturma açılmasını talep etti.
• Hrant Dink cinayetinde sorumluluğu olduğu iddia edilen dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve İstanbul Vali Yardımcısı Ergun Güngör ile emniyet görevlilerinin de aralarında bulunduğu 9 kamu görevlisi hakkında açılan soruşturmaya ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcıvekilliği’nce verilen takipsizlik kararı, Bakırköy 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nce 21 Mayıs 2014’te kaldırılmıştı.
• 17 Temmuz 2014 yılında Anayasa Mahkemesi, Dink Ailesi’nin yaptığı başvuruyu karara bağladı. AYM, etkin soruşturma yapılmadığına karar verdi.
• Savcı Yusuf Doğan tarafından yeniden başlatılan soruşturma, Doğan’ın Yargıtay’a atanmasının ardından, Savcı Gökalp Kökçü tarafından sürdürüldü.
• Tek dosyayla soruşturma yürütmeye başlayan savcılık, bu soruşturma kapsamında eski EGM İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun, eski İstihbarat Daire Başkanı Ramazan Akyürek, eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü olan Ali Fuat Yılmazer, dönemin İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler, dönemin İstanbul Vali Yardımcısı Ergun Güngör, dönemin İstanbul Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah, dönemin Trabzon Emniyet Müdürü Reşat Altay ve dönemin Trabzon İstihbarat Şube Müdürü Faruk Sarı’nın da aralarında bulunduğu birçok kamu görevlisinin de “şüpheli” sıfatıyla ifadesini aldı.
• Soruşturma kapsamında Muhittin Zenit, Özkan Mumcu ve Ercan Demir, eski EGM İstihbarat Da ire Başkanı Ramazan Akyürek, eski İstihbarat Daire Başkanlığı C Şube Müdürü olan Ali Fuat Yılmazer tutuklanmıştı.
Agos