18 Nisan 2016
Azerbaycan ve Karabağ güçleri arasında yaşanan 4 günlük çatışmanın ardından bölgedeki gelişmelerle ilgili pek çok soru ortaya çıktı. Yaşananlar gerçek bir savaşa dönüşebilir mi? Türkiye ve Rusya bu gelişmelerin neresinde? Batılı ülkeler ve Diaspora ne düşünüyor? Bu soruları Ermenistan’daki Yerevan Amerikan Üniversitesi’nden Vahram Ter Matevosyan’a yönelttik. Matevosyan, “Türkiye’nin tüm desteğini alan Aliyev çözümü reddediyor. Şimdi aynı kısır döngüye hapsolmuş durumdayız” diyor.
Azerbaycan`ın yaşadığı maddi sorunlar nedeniyle bölgede Ermenilerle bir çatışma çıkarmanın Aliyev`in yararına olduğunu daha önce birçok uzman dile getirdi. Siz de buna katılıyor musunuz? Bölgedeki bu tür bir çatışma yakın gelecekte gerçek bir savaşa dönüşebilir mi?
Vahram Ter Matevosyan: “Ermenistan bu noktadan sonra sadece kendine güvenebilir. Ermenilerin başkalarından yardım beklediği günler geçmişte kaldı.”
Vahram Ter Matevosyan: “Ermenistan bu noktadan sonra sadece kendine güvenebilir. Ermenilerin başkalarından yardım beklediği günler geçmişte kaldı.”
Güney Kafkasya’yı sallayan ‘4 gün savaşı’ pek çok etmeninin zaman içinde bir araya gelmesiyle patlak verdi. Son döneme bakarsak bu savaşın elbette tek bir gerekçesi var, o da Aliyev’in Karabağ’da görece kolay bir şekilde galip gelme arzusu… Ama olanları bir perspektife oturttuğunuz zaman tek bir nedenin ya da gerekçelendirmenin öne çıkmadığını görürsünüz, çünkü sorun 1 Nisan’da başlayıp 5 Nisan’da bitmiş bir sorun değil. Pek çok kişi bunun beklenmedik bir operasyon olduğuna dair bir varsayımına göre senaryolar yazdı, tabii ki bu tür çatışmalar ansızın patlak verir. Aliyev televizyona çıkıp saldırının gün ve saatini mi söyleyecekti? Azerbaycan ordusunun yürüttüğü bu askeri operasyon itinayla planlanmıştı ve bir kod ismi bile vardı. Ancak, ilk birkaç saatte pek çok şey ters gitti ve planlar alt üst oldu.
Üzerine düşünmemiz gereken bir başka husussa, Aliyev’in bu operasyonla sadece uluslararası topluma kafa tutmakla kalmayıp kendi halkını da karşısına aldığı gerçeği… Aynı hatayı geçmişte de yapmış ve Azerbaycan çok fazla kayıp vermişti. Aliyev, en ufak bir askeri zafer ihtimalinin dahi görünmediği durumlarda genç yaştaki pek çok Azeri’yi kurban ediyor. Kendisinin bu sorunun askeri bir çözümü olmadığını anlaması gerekiyor. Ölen askerlerin aileleri onu, aile üyelerinin, yakın çevrelerini ve onların savurgan yaşam biçimlerini lanetliyor. Bu ailelerin sordukları şu soru oldukça yerinde: Azerbaycan daha kaç defa Karabağ sorununu askeri yöntemlerle çözmeye kalkışıp sert bir karşılık alacak?
Ermenistan hükümetinin de ülkede eleştirildiği pek çok nokta var. Ancak sınırda tansiyon yükseldiğinde insanların eleştirilerini unuttuğunu ve çatışmalara yoğunlaştığını gördük. Çatışmalar savaşa dönüşmedikçe, Sarkisyan hükümetinin de, iktidarının selameti açısından, bu durumdan fayda sağladığını söyleyebilir miyiz?
Bu savaştan ne Ermenistan, ne de Azerbaycan fayda sağladı. Sınırda ne zaman bir gerginlik olsa kamuoyu tek bir sorunun cevabını almak için hükümete kafasını çeviriyor: Bu defa ters giden neydi? Herkes yerinde mi? Her gerginlik aynı zamanda yerel politikalardaki bazı konuları gözden geçirmek için de fırsatlar yaratıyor. Sınırda tansiyonun yükseldiği dönemlerde toplum teyakkuza geçip güvenlik ve Ermenistan’ın müttefikleriyle ilgili derin inanışları tekrar canlandırıyor.
Rusya ve Türkiye’nin bölgedeki bu gerilimde rolü nedir?
Bu konuda defalarca şunu öne sürmüşümdür: Rusya ile Türkiye arasında ya da Rusya ile Batı arasında her sorun çıktığında, Karabağ’da ya da eski Sovyetler’deki istikrarsız diğer bölgelerde gerilim artar. Ancak tüm eleştirilere rağmen, bölgede her hangi bir çatışmayı körükleme ve söndürme kudretine sahip tek ülke Rusya… Türkiye, bunun tersine, sadece çatışmaları körükleyebiliyor, söndürmek konusunda yetkin değil… Bu gözden kaçırması güç olan büyük bir farklılık… Putin’in pozisyonu, bu sorunun çözümüne dair pek bir şey yapmamak olageldi. Putin, 2000’lerin başından beri Ermenistan’la Azerbaycan’ın varacağı her türlü anlaşmayı destekleyeceğini açıklıyor, çok iyi biliyor ki iki ülke baş başa kaldığında bir anlaşmaya varmaları mümkün değil. Medvedev tabii ki bu sorunu çözmek için çok çalıştı ama Türkiye’nin tüm desteğini alan Aliyev teklifi reddetti. Şimdi aynı kısır döngüye hapsolmuş durumdayız.
Ermenistan Rusya’ya ne ölçüde güvenebilir? Eğer çatışmalar gerçek bir savaşa dönüşürse Ermenistan’ın bölgede yalnız kalma olasılığı var mı?
Ermenistan bu noktadan sonra sadece kendine güvenebilir. Ermenilerin başkalarından yardım beklediği günler geçmişte kaldı. Ermenistan, Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nün aktif bir üyesi ve Rusya’yla stratejik ortaklığı bulunuyor, lakin öyle görülüyor ki Rusya’nın Azerbaycan’a gelişmiş teknoloji içeren silahları satmaması için yeterince neden oluşmuş değil, halbuki Azerbaycan hükümeti her gün Ermenistan’ı ve Karabağ’ı yok edeceğine dair ant içiyor. Ermeni-Rus stratejik ortaklığından Ermenistan’ın nasıl fayda sağlayacağı merak konusu… Bu ortaklıktan tek fayda sağlayan Rusya… Bu eşit olmayan ve hatta sömürülen bir ortaklık… Diğer taraftan, Ermenistan toplumu, baskın bir şekilde Ermenistan’ın tarafını tutan Rus halkını takdir ediyor. Bana öyle geliyor ki Rus halkı, Rusya ne zaman ihtiyaç duysa Ermenistan’ın bu stratejik ortaklığın vecibelerini yerine getirdiğinin farkında.
Fransa ve ABD`de güçlü ve örgütlü Ermeni toplumları var; iki ülke de AGİT Minsk Grubu`nun eş başkanları. Karabağ sorununa hızlıca çözüm bulmak için bu ülkelerin hükümetlerine baskı yapılıyor mu ya da yapılabilir mi?
Rusya’daki Ermeni toplumu için de ‘güçlü ve organize’ ifadelerini kullanmamış olmanız şaşırtıcı. En kalabalık Ermeni toplumu Rusya’da bulunuyor, yaklaşık 3 milyon kişi… Ne var ki örgütlenememiş ve büyük ölçüde işlevsiz bir toplum, Rus hükümetine etki edebilecek bir tarafı yok. Bunu bir kaygı ifadesi olarak dile getiriyorum tabii ki… Var olan kurumlarsa Rusya’daki siyasete tesir edebilecek durumda değil. Fransa ve Amerika’daki Ermeni toplumları oldukça iyi örgütlenmiş durumdalar ve hükümetleri etki altına alabiliyorlar. Ama bu etki de, sahada yaşanan duruma göre, bir yere kadar olabiliyor.
Diaspora, Ermenistan hükümetine tüm konularda destek veriyor mu?
Eğer Ermeni Diasporası diye yekpare bir olgudan bahsedebilirsek, bu grubun Karabağ sorunu ve Ermeni Soykırımı konularında Ermenistan hükümetini koşulsuz olarak desteklediğini söyleyebiliriz. Fakat Diaspora’daki insanların Ermenistan’ın toplumsal ve siyasi hayatına daha çok dâhil olabilmeleri için gidilmesi gereken uzun bir yol var. Ermeni Diasporası’nın rolü ve potansiyeli kurumsallaşmalı ki sadece bu şekilde kalkınmaya yönelik ortak bir strateji oluşturmak mümkün olsun. Ermenistan vatandaşları Diaspora toplumlarından gelen eleştirilerin önemini anlamaya başladılar, ama ne var ki çoğunluk bunu normal bir olgu olarak kabul ederken, bu bazı insanların zoruna gidiyor. Aynı zamanda Diaspora’da, Ermenistan hükümetini devirerek başa geçmeye çalışan bazı marjinal kişiler de bulunuyor, Kasım 2015’te Yerevan’da ortaya çıkarılan radikal grup gibi, bu kişiler bu tür girişimlerin Karabağ’da yaratacağı güvenlik açığının farkına bile varmıyorlar.
“4 günlük çatışma ülkedeki sorunları görünür kıldı”
Ermenistan’da önde gelen muhalif partilerden Halk Mutabakatı Partisi Yönetim Kurulu Üyesi Marine Manusharyan, Karabağ’da yaşanan 4 günlük çatışmalardan sonra Ermenistan hükümetine yönelik eleştiriler olduğunu söylüyor:
“Sınırda böyle bir çatışmanın yaşanması Ermenistan hükümeti için tehlikeli bir hale geldi, çünkü bu şekilde tüm hatalar hemen su yüzüne çıkıyor. Ülkede genel bir memnuniyetsizlik hali olsa da henüz hareketlenmiş bir grup yok ve muhalefet güçleri de oldukça zayıf bir konumda. Fakat bu 4 günlük savaş, Sarkisyan`ın meşruiyeti, ordu ve ülke genelindeki yolsuzluklar gibi bazı tartışmaları gün yüzüne çıkardı. Ermenistan Dış İşleri Bakanlığı`na yönelik de eleştiriler var. Diplomasi çatışmadaki ikinci cephe hattı ve bakanlık Ermenilerin beklediği şekilde hareket etmedi. Tüm bu meseleler halk tarafından tartışılıyordu ama 4 günlük savaş süresince dikkatler cephe hattında ve askerlerdeydi. 4 gün boyunca Ermenistan hükümetine yönelik neredeyse hiç eleştiri yoktu. Herkes seferber olmuştu, birçok paralı asker cephe hattına gitti, halk sınırdaki gelişmeleri takip ediyordu. Fakat ateşkes başlar başlamaz, birçok kişi Sarkisyan`ı, iktidardaki Cumhuriyetçi Parti`yi ve yolsuzluk dosyalarını eleştirmeye başladı.”
Agos