15 Şubat 2016
İsviçre Bankası’nda hesabı olup uzun süredir herhangi bir işlem yapmamış isimlerin listesi, banka yetkilileri tarafından geçen hafta dünya kamuoyuyla paylaşıldı. istede adı geçen Garabed İpranosyan’ı, aileyle ilgili araştırmaları bulunan Yrd. Doç. Dr. Oya Gözel Durmaz’la konuştuk.
Uzun süredir İsviçre Bankası’nda hesabı olup herhangi bir işlem yapmamış isimlerin listesi, banka yetkilileri tarafından geçen hafta dünya kamuoyuyla paylaşıldı. Bu isimler arasında kütüğü İstanbul olan bazı isimler de dikkat çekiyor. Osmanlı döneminin önemli tüccar ailelerden biri olan İpranosyanlar’dan Garabed İpranosyan’ın da adı listedeki yerini alıyor. Banka yetkilileri, listede adı geçenlerin 2020’ye kadar varislerinin bulunmaması halinde tüm hesapların İsviçre Bankası’na geçeceğini belirterek, bir duyuru yaptı ve hesabı olanların akrabalarının bankayla temasa geçmesi gerektiğini belirtti. Listede adı geçen Garabed İpranosyan’ı, aileyle ilgili araştırmaları bulunan Yrd. Doç. Dr. Oya Gözel Durmaz’la konuştuk.
Garabed İpranosyan’dan ve İpranosyan Ailesi’nden bahsedebilir misiniz?
İpranosyanlar aslen Amasyalı olup, imparatorluğun son dönemlerinde öne çıkmış, hem üretim hem de ticaretle uğraşan önemli bir Ermeni ailesiydi. 1890’larda İstanbul’a yerleşen ailenin, pek çok Anadolu şehrine yayılmış geniş bir mağazalar zinciri bulunuyordu. Ayrıca Amasya’da bir okul yaptırdıkları da biliniyor. Ailenin en bilinen ve önemli temsilcisi olarak Maruke İpranosyan öne çıkıyor. Maruke, ailenin giriştiği ticari aktiviteleri esas başarıya ulaştıran kişi olarak zikrediliyor. Kardeşi Yeprem ile birlikte İpranosyan Biraderler Şirketi’nin kurucularından.
Garabed İpranosyan ise kayıtlarda İpranosyan Biraderler Şirketi’nin ortaklarından biri olarak geçiyor. Kendisi hakkında Osmanlı arşivinde bir belgeye de denk geliyoruz. İlginç olan, belgenin, İsviçre ile ilgili olması. Söz konusu belgeye göre, Garabed’in eşi tedavi için İsviçre’ye gitmiş, orada tedavi olmuş ve Eylül 1918 itibariyle de memlekete dönüş için Osmanlı Devleti’nden izin istemiş. Dolayısıyla Garabed İpranosyan’ın I. Dünya Savaşı yıllarında İsviçre’yle eşinin hastalığı nedeniyle bir çeşit bağlantı kurmuş olduğunu görüyoruz. Anlaşıldığı kadarıyla uluslararası ticaretle ilgilenen bir tüccar olarak bu ilişkinin bir tarafında da bankacılık işlemleri bulunuyordu.
Oya Gözel Durmazel
Oya Gözel Durmazel
Aile, o dönem Osmanlı’daki ticarette ne gibi bir rol üstleniyordu?
Aile, 40’ın üzerinde mağaza şubesi ile pek çok vilayet ve sancakta özellikle manifatura ticaretinde etkin bir rol üstlenmiş gözüküyor. Diğer taraftan ise sahip oldukları İbranos Vapur Şirketi ve nakliye gemileri aracılığıyla uluslararası ticarette de pay sahibi olduklarını belirtmemiz gerek.
Osmanlı devleti içerisinde belli kesimlerin bu aileyi çökertmek için özel olarak uğraştığı söyleniyor. Bu konu hakkında neler söyleyebilirsiniz?
Aslında Osmanlı devletinin bu aileyi çökertmek için özel olarak uğraştığını düşünmüyorum. Hatta Maruke İpranosyan özelinde -ki şirketin kurucusu ve ailenin en önemli temsilcisidir, arşiv belgeleri bize bunun tam tersini söylüyor. Şöyle ki, Maruke, tehcirin ilk aylarında Kayseri’de Divan-ı Harb’te yargılanmış, fakat Ermeni komiteleriyle alakasız olmasından dolayı Osmanlı Devleti tarafından zararsız olarak değerlendirilmiş ve beraat etmiş. Maruke’nin tehcire gönderilmeyerek İstanbul’da kaldığını ve bu süreçte ihtida ettiğini de biliyoruz. Din değiştirmesinin ardından da emvaline tasarruf hakkına tekrar kavuşmuş ve emval-i metruke düzenlemelerinden kurtulmuş. Böylece tehcirin yarattığı yıkımdan görece etkilenmeden ticari aktivitelerine devam eden oldukça istisnai bir örnekle karşı karşıya olduğumuzu bile söyleyebiliriz. Aile esas sıkıntıyı, Maruke İpranosyan’ın 1920 yılında bir kaza sonucu beklenmedik vefatı sonrası yaşamış. Maruke’nin devlet kayıtlarına göre bir Müslüman olarak vefat etmesi dolayısıyla mirası konusunda varisleri ve devlet arasında ciddi bir çekişme yaşanmış. İslam miras hukukunda din farkı miras intikalini engellediği için devlet, Maruke İpranosyan’ın varissiz öldüğünü iddia ederek, gayrimüslim akrabalarını mirasçı olarak tanımamış. Bu süreç, özellikle de vapurlara devlet tarafından el konulması, İpranosyanlar’ın ticari aktivitelerine ciddi bir darbe vurmuş. Yani karşımızda oldukça değişik aşamaları olan atipik bir hikâye var.
Araştırmalarınız boyunca İpranosyanlar’a dair gözünüze çarpan en önemli şey neydi? Bu ailenin ne gibi bir önemi vardı?
Yakın zamanlara kadar, tehcir süreci ve Ermeni toplumunun yaşadığı yıkımı ‘sınıfsal farklılıkları’ yok sayarak değerlendirme eğilimindeydik. Ancak artık sınıfsal farkların, birbirinden oldukça farklı hikâyeleri yarattığını görüyoruz. İpranosyanlar da sınıfsal farklılıklar ve devletle ‘iyi’ ilişkilere sahip olmanın oldukça beklenmedik tehcir hikâyeleri yaratabileceğinin çok net bir örneği olarak değerlendirilebilir. Sonuçta karşımızda tehcir edilmekten kurtulan ve emvali üzerinde mülkiyet haklarını korumaya devam eden üst sınıftan ‘şanslı’ bir Ermeni tüccarı var. Tabii şunu da not etmek gerekir, ailenin tüm üyeleri İstanbul’dakiler kadar şanslı olmamış. İpranosyanların Amasya’da yaşayan akrabaları Halep’e tehcir edilmişler.
“Yakın zamanlara kadar, tehcir süreci ve Ermeni toplumunun yaşadığı yıkımı ‘sınıfsal farklılıkları’ yok sayarak değerlendirme eğilimindeydik. Ancak artık sınıfsal farkların, birbirinden oldukça farklı hikâyeleri yarattığını görüyoruz."
‘Aileye dair bilgiler Cumhuriyet’in ilk yılları itibariyle son buluyor’
İpranosyanlar’ın varislerine dair bir bilginiz var mı?
Ailenin hikâyesi 1920’lerde son buluyor. Bu tarihlerde, İpranosyan Biraderler Şirketi’nin ortakları olarak Garabed İpranosyan, Mihran İpranosyan ve Berç İpranosyan isimleri karşımıza çıkıyor. Fakat aileye dair bilgiler Cumhuriyet’in ilk yılları itibariyle, özellikle de bahsettiğimiz miras meselesinin ardından son buluyor. En son şirketlerin tasfiye edildiğine dair ilanlara rastlıyoruz. Ailenin üyeleri daha sonra ne yaptı, Türkiye’de mi yaşamaya devam ettiler yoksa yurt dışına mı çıktılar, bilmiyorum. Maalesef İpranosyanlar’ın varislerine dair başka bir bilgiye henüz ulaşamadım. Son zamanlarda Maruke İpranosyan’ın mezarını bulmaya çalışıyorum ancak Şişli Ermeni Mezarlığı’nda defnedildiği yazılmasına rağmen, mezarlık kayıtlarında bulamadık. Bir de tabii sosyal medya hesaplarından İpranossian/İpranosyan/Ebranosyan gibi çeşitli soy isimlere denk geliyorum ama tek tek hepsine mesaj göndermek mümkün olmadığı için araştırmam tıkanmış durumda. Belki bu vesileyle aileye ve varislere dair daha fazla bilgiye ulaşabiliriz.
Agos