29 Aralık 2015
Birkaç gün önce Salt Galata’da Mahmut Wenda Koyuncu’nun “Milyonda 1” adlı belgeselini izledim. Mardin Derikli bir Ermeni olan Zekeriya Sabunci’nin, 2013 senesinde, 40 yıl evvel ayrıldığı memleketine geri dönüp atalarının mesleği sabunculuğa başlaması ve akabinde yaşadıkları hakkında bir belgesel “Milyonda 1”. Hem Sabunci’nin ilçede yeni bir hayata başlama sürecini hem de Derik halkının onun dönüşünü nasıl karşıladığını anlatıyor. Büyük oranda Zekeriya Bey ile yöre halkının anlatımlarına dayanarak yapıyor bunu…
Daha önce sanat alanında yazarlık, eleştirmenlik ve pek çok projede danışmanlık yapan Mahmut Wenda Koyuncu, ilk belgeseli “Milyonda 1”e Zekeriya Sabunci’nin günlük yaşamından kareler de taşıyor.
Belgesel, Derik’te zeytin toplayanların görüntüsüyle açılıyor. Güneş ışıklarının altında zümrüt taneleri gibi pırıl pırıl parlayan zeytinler, tek tek çuvallara düşüyor. O zeytinler daha sonra sabun ya da zeytinyağı olacak. Bir kısmı ise kahvaltı sofralarını süsleyecek. Film ilerlerken yöre halkının anlatımlarından öğreniyoruz ki, ilçedeki zeytin ağaçlarının hepsini vakti zamanında Ermeniler dikmiş. Derik ahalisinden biri, “Eskiden Müslümanların burada tek bir dikili ağacı yoktu” diyor. “Derik’teki tüm zeytin ve meyve ağaçları Ermenilerindi.”
“Milyonda 1”, Derikli bir Ermeni’nin yıllar sonra memleketine dönüşü hakkında olması nedeniyle Ermeni Soykırımı’na ucundan kıyısından değinse de, daha ziyade günümüz insanının 100 yıl evvel yaşanan trajediye ve Ermenilere dair algısına yoğunlaşmış. Kendilerine uzatılan mikrofona konuşan Derikli Kürtlerin hepsi de Soykırım’la yüzleşmiş ve geçmişte ne kadar büyük acılar yaşandığını kabul ediyor. Bazıları atalarının katliamdan kurtardığı Ermenilerden bahsediyor. Bir bölümü ise duyduğu utançtan…
Özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde çok sık rastlanan Ermeni büyükanneler gerçeğine de atıf var belgeselde. Bazı yöre sakinleri, ninelerinin Ermeni olduğundan bahsediyor. Salt Galata’daki belgesel gösteriminden sonra izleyicilerin sorularını yanıtlayan Zekeriya Sabunci’nin dediğine göre, yörede karşılaştığı insanların yüzde 75’i “Ben sizin yeğeninizim” diyormuş. Artık hemen hemen herkes tarafından bilinen, Soykırım’ın ardından Müslüman olan ya da Müslümanlaştırılan Ermenilerin varlığını yeniden anımsadıktan sonra Derik’in günümüzdeki hâllerine geri dönüyoruz.
1915’ten sonra kapanan ve uzun zaman askeriyenin kullandığı ilçedeki Surp Kevork Ermeni Kilisesi, daha sonra cemaat tarafından satın alınıp onarılmış. Zekeriya Sabunci, hâlâ ilçede bulunan birkaç Ermeni ile birlikte bu kadim kilisede ibadet ediyor. Zamanının büyük kısmını atalarından kalan imalathanede saf zeytinyağından sabun üreterek geçiren Zekeriya Bey, bisikletiyle çevrede keşfe çıkmayı da seviyor. Yöre halkı, onun dönüşüne çok sevinmiş ve “Keşke diğer Ermeniler de Derik’e dönse. Biz onlara her türlü yardıma hazırız” diyorlar. Pek çoğu zanaatkâr olan Ermenilerin ayrılmak zorunda kalmasının ardından Derik’in eski güzelliğini kaybettiğinden bahsediyorlar.
Gösterimden sonra bir izleyici Zekeriya Bey’e diğer Derikli Ermenilerin de vatanlarına dönüp dönmeyeceğini sordu. Zekeriya Bey, bunun üzerine pek çok insanın ilçeden ayrılırken mallarını mülklerini satıp İstanbul’da yeni bir yaşam kurduğunu ve bu noktadan sonra Derik’e yerleşmelerinin zor olduğunu söyledi. Onun evi ve atalarından kalma atölyesi, Derik’e dönme kararı almasında etkili olmuş tabii ki.
Belgesele neden “Milyonda 1” adının verildiğini de açıkladıktan sonra bitirelim bu yazıyı. Yönetmen Mahmut Wenda Koyuncu’nun anlattığına göre, Zekeriya Sabunci’nin milyonda bir insanın cesaret edebileceği bir şey yapıp memleketine geri dönmesine ve Soykırım’a atfen konulmuş bu ad. “Milyonda 1”, kaynağı geçmişe dayanan ama bugüne dair bir gerçeği aktardığı için önemli. Umarım başka platformlarda da gösterilir.
Taraf