01 Nisan 2015
Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, Ermeni okullarının Lozan’ın 40. maddesine göre ayrı bir statüye sahip olduğu ve özel okul olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığını, dolayısıyla özel okullara uygulanan söz konusu yasal işlemlerin, azınlık okullarına uygulanamayacağını söyledi.
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün, Ermeni okullarına ailelerden bağış alınması durumunda iktisadi işletme olarak kabul edilecekleri ve kurumlar vergisine tâbi olacakları, bu durumda da 2015’ten itibaren okul faaliyetlerinin kurulacak bir iktisadi işletme bünyesinde sürdürülmesi gerektiğini belirten yazısı, bu hafta Ankara’da Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde (VGM) düzenlenen meclis toplantısında ele alındı. Azınlık Vakıfları Temsilcisi Toros Alcan’ın da hazır bulunduğu toplantıda, üç Ermeni okulunu ayrı ayrı denetleyen ve her birine birer yazı gönderen müfettişlerin yorumu tartışıldı. Hesap cetvellerini inceleyen müfettişlerin, farklı kişilerin aynı miktarda ve eşit aralıklarla bağış yaptıklarını gördükleri, bunu da bir ‘ücret tarifesi’ olarak yorumladıkları kaydedildi. Toplantıda konuyla ilgili eleştirileri dinleyen Vakıflar Genel Müdürü Adnan Ertem, müfettişlerin ellerindeki yönergeye göre işlem yaptıklarını ve söz konusu yazının çok fazla önem taşımadığını ifade etti. Ermeni okullarının Lozan’ın 40. maddesine göre ayrı bir statüye sahip olduğu ve özel okul olarak değerlendirilemeyeceğini kaydeden Ertem, bu yüzden özel okullara uygulanan söz konusu yasal işlemlerin azınlık okullarına uygulanamayacağını söyledi.
Mevzuat şart
Toplantıda, ileriki dönemlerde azınlık okullarının, ‘özel okul’ mu, ‘hayrat’ mı şeklinde bir karışıklığa maruz kalmaması için, mevzuat oluşturma çalışmaları yapılması da kararlaştırıldı. Buna göre, VGM bünyesindeki hukukçular ve uzmanlardan oluşan bir grup tarafından, azınlık okullarının Lozan’dan kaynaklanan özel durumu tespit edilecek; ardından, Milli Eğitim Bakanlığı ve Maliye Bakanlığı’na VGM tarafından bu konuda bir tavsiye yazısı gönderilecek.
Öte yandan Vakıflar Genel Müdürlüğü İstanbul Bölge Müdürlüğü tarafından Sahakyan, Getronagan ve Feriköy okullarına gönderilen yazılara yanıt vermek üzere, VADİP Eğitim Komisyonu ve VADİP Mali Komisyonu tarafından bir metin kaleme alındı. Eğitim Komisyonu Başkanı Nurhan Palakoğlu, düzenledikleri iki toplantıda, azınlık okullarının Lozan’dan kaynaklanan kazanılmış haklarından vazgeçmemek adına sonuna kadar mücadele etmeleri gerektiği yönünde karar aldıklarını ifade etti. Toros Alcan’ın Ankara’daki temaslarının da olumlu geçtiğini söyleyen Palakoğlu, “Şimdilik yazılara yanıt vermek üzere çalışmalar yapıyoruz. Asıl olması gereken ise, Demokles’in kılıcı gibi tepemizde sallanan bu sorunun çözülmesi için bir yönetmelik hazırlanması olacaktır” şeklinde konuştu.
Lozan ne diyor?
VADİP Mali Komisyonu’ndan Yeminli Mali Müşavir Masis Yontan’ın paylaştığı cevap yazısında, şu ifadeler yer alıyor:
“(…) Vakfımız, ülkemizin kurucu senedi niteliğini taşıyan Lozan Antlaşması hükümlerinde belirtildiği gibi, Ermeni cemaatine ait bir hayır kurumudur. Vakfımız, kuruluşu itibarı ile yalnız hayır hizmetlerinde bulunabilir, kâr gayesi güdemez. Mezkûr antlaşmanın 40. maddesi şöyledir: ‘Müslüman olmayan azınlıklara mensup Türk uyrukları, hem hukuk bakımından, hem de uygulamada, fiilen öteki Türk uyruklarıyla aynı işlemlerden ve aynı garantilerden yararlanacaklardır. Özellikle harcamaları kendilerince yapılmak üzere, her türlü hayır kurumlarıyla dinsel ve sosyal kurumlar, her türlü okullar ve buna benzer eğitim kurumları kurmak, yönetmek, denetlemek ve buralarda kendi dillerini serbestçe kullanmak ve dinsel ayinlerini serbestçe yapmak konularında eşit hakka sahip olacaklardır.’
Vakfımıza bağlı okulda eğitim gören kimi öğrenci velileri, vakfımıza teberruda bulunabilirler; hiçbir teberruda bulunmayan öğrenciler de okulumuzda öğrenci olarak eğitimine devam edebilirler. Vakfımızın amacı, cemaate mensup çocukların iyi bir şekilde eğitim görmeleridir.
Vakfımıza bağlı okulda verilen eğitim hizmetinin, belirlenmiş her hangi bir bedel ya da tarifesi bulunmadığı gibi ana gayesi bedel almak ya da kâr etmek değildir. Vakfımız, kısmen gayrimenkul kira gelirleri, ancak çoğunlukla cemaat mensubu üyelerin bağış ve yardımlarla faaliyetleri idame ettirebilmekte olup, bu bağış ve yardımların çok azı (en fazla %10 ile 15 ) öğrenci velilerinden sağlanmaktadır.
Bugüne dek Müslüman olmayan azınlıklara ait okulların hiçbiri, iktisadi işletme olmamıştır.
Vakıflar Yasası’nın yürürlüğe girdiği 1936 yılından beri, azınlık okullarıyla ilgili uygulama böyle olmuş, bu kuruluşlar gelir ve kurumlar vergisinden sürekli muaf tutulmuşlardır.”Masis Yontan, ileride tekrar bu tür yanlış anlaşılmalara yol açmamak için vakıfların da hesap cetvellerinde dikkat etmeleri gereken unsurlar olduğunu dikkat çekti. VADİP Mali Komisyonu’nun önümüzdeki günlerde, hesap cetvellerinde ortak bir dil oluşturulması için eğitimler düzenleyeceğini de söyledi.
Agos