14 Mart 2015
“Ermeni Soykırımı’nda Vicdan ve Sorumluluk: Kurtulanlara Dair Yeni Araştırmalar” konferansında Doç. Dr. Altınay ile Dr.Öktem vicdan ve sorumluluk kavramlarına dikkat çekti. Eski Sur Belediyesi Başkanı Demirbaş da konferansın açılışında kendi deneyimleri üzerinden tarihle yüzleşme sürecini anlattı.
Hrant Dink Vakfı Tarih ve Hafıza Araştırmaları Teşvik Fonu tarafından 2010 yılından bu yana desteklenen çalışmaların sunulduğu “Ermeni Soykırımı’nda Vicdan ve Sorumluluk: Kurtulanlara Dair Yeni Araştırmalar” konferansı başladı.
Cezayir Toplantı Salonu’ndaki konferansın açılış oturumunu Sabancı Üniversitesi Sanat ve Sosyal Bilimler Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Ayşe Gül Altınay yaptı. Açılışta Hrant Dink Vakfı’ndan Betül Tanbay’ın takdimiyle Teşvik Fonu girişimcisi Dr. Alper Öktem ile eski Sur Belediyesi Başkanı Abdullah Demirbaş da konuşma yaptı.
Doç. Dr. Altınay: Kurtaranları hatırlamak önemli
Konuşmasında teşvik fonuna ilişkin bilgi veren Doç. Dr. Altınay konferansın geçmişten geleceğe kapılar açmasını umduklarını söyledi.
“1915 ve sonrasında yaşananları, kurtulanları ve kurtarılanları anlamak önemli. Vicdan kavramını tartışmak çok önemliydi. Vicdan ne anlama geliyor? Yüzleşme sürecinde bu kavram ne gibi sorunlar taşıyor? Kurtulmaya bir an değil de bir süreç olarak bakmak mümkün mü? Hayatta kalmakla kurtulmak aynı şey mi?
“Umudumuz bir konferansın geçmişten geleceğe kapılar açması. Katliama uğrayanları kurtaranları konuşmak bir yandan da bunu yapanların çok az sayıda olduğunu anlamak önemli. Kitabın önsözünde Taner Akçam’ın da hatırlattığı gibi: `Eğer kurtaranlar çok olsaydı katliam olmazdı`.”
Dr. Öktem: Vicdan kazanacak
“Önceleri, biraz da pragmatist bir anlayışla, Ermenileri kurtaran insanlar olduğunun tartışmaya önemli katkılar yapacağını düşünüyordum. Ancak vicdan kavramını bu şekilde düşünmemiştim. “Bugün hala soykırımı kendi çevreme anlatmakta zorluk çekiyorum. Bilinç değişikliği her zaman tatlı tatlı anlatmakla olmuyor maalesef. Ama konuşabilmek soykırım kavramının idrakı için çok önemli.” Dink cinayeti davasını en başından beri takip ettiğini ifade eden Dr. Öktem “Bu cinayet katillere pahalıya patlayacak. Biz kazanacağız. Adalet, hakkaniyet ve vicdan kazanacak” diye konuştu.
Demirbaş: Ne kadar az devlet o kadar çok çözüm
“Benim tarih bilincimde şöyle bir felsefe var. Kaybettiğimizi kaybettiğimiz yerden kazanabiliriz. Ben resmi ideolojinin duvarına çarpmadım o benim duvarıma çarptı.
“Çok kültürlü birarada yaşama anlayışını geliştirmek bizim görevimizdi. Ya iktidarcı olacaktık ya da özgürlüğü seçecektik. Ya bulunduğumuz koltukları özgürleştirmenin aracı yapacaktık ya da o koltukların aracı haline gelecektir. Bedeli ağır olabilir ama doğru olanı yaptık. “Kimlikleri ve tarihi halklara geri vermek için çalıştık. Kendimize ne istiyorsak birlikte yaşadığımız halklara da aynısını verme sorumluluğumuz vardı. Ermenice ilk broşürü bastığımızda halktan çok iyi tepkiler devletten çok kötü tepkiler aldık. Devletten aldığımız kötü tepkiler onurumuzdu. Gittikçe dozajı arttırdık ama resmileştirmemiz, belediye meclisinde karar haline getirmemiz gerekiyordu. 2007’de edi dilde kamusal alanda hizmet vereceğimize dair kara aldık. Sistem bizim duvarımıza çarpıp kaybetti. Biz belki koltuklarımızı kaybettik ama özgürlüğümüzü kazandık. Bunun üzerine belediye binasının yanına alternatif belediyesi açıp alternatif belediyecilik yaptık.
“Ben Liceliyim. Derler ki bir papaz bir Kürt’e şunu demiş: ‘Biz sabah kahvaltısıyız ama siz öğle yemeği olacaksınız’. 1915’te Ermeniler kahvaltıydı ama 1938’de Kürtler öğle yemeği oldu. Biz bu nedenle tarihsel özeleştirimizi yapmamız gerektiğini biliyorduk. Biz buna sebep olanların torunlarıydık. Bu nedenle Kürtçe dil kursu açtık ama Ermenice Süryanice dil kursu da açtık.“Ben bir Kürt olarak atalarımın halklara karşı işlediği suçlar için özür diliyorum. Ama asıl özür dilemesi gereken devlet var, iktidar var. Devlet yüzleşmek zorundadır. Onun için diyoruz ki: ‘Ne kadar az devlet, o kadar çok çözüm’.”
Konferans teşvik fonunun desteklediği ve bu sene de destekleyeceği projelerin sunumları ile devam ediyor.
Fon hakında
Hrant Dink Vakfı destekçilerinden Dr. Alper Öktem’in girişimi ve katkılarıyla 2010 yılında hayata geçirilen Tarih Araştırma Teşvik Fonu, 1915 Ermeni Soykırımı’nda sergilenen vicdanlı davranışlara, bir başka deyişle kurtulma ve kurtarılma süreçlerine dair araştırmaları desteklemeyi amaçlamıştı.
1915’te yaşananların insani boyutlarının günümüze yansımaları, sonraki nesillerde bıraktığı izler ve farklı hatırlanma biçimleri de, bu fon tarafından desteklenecek araştırmaların kapsamına alındı. (EA)
Bianet