17 Ağustos 2014
ürkiyeli Ermeniler Erdoğan’ı özüre davet etti
Başbakan Recep Tayyip Eroğan’ın, “Bana Gürcü dediler, hatta çok daha çirkin şeyler söyleyenler oldu. Affedersin Ermeni dediler” sözleri, İstanbul’daki Agos gazetesinin önünde düzenlenen bir eylemle protesto edildi.
Ermenilere yönelik ayrımcılık içeren sözleri nedeniyle Erdoğan’ı protesto eden kalabalığa Türkiyeli Ermeniler, Nor Zartonk üyeleri, HDP MYK üyesi Hüda Kaya, HDP İstanbul İl Eş Başkanı Şamil Altan, HDP PM üyesi Nıvart Bakırcıoğlu’nun da aralarında bulunduğu bir grup destek verdi.
Erdoğan’ın ayrımcı sözlerine tepki gösteren protestocular, “Ermenilerden özür dile Erdoğan” yazılı pankartlar taşırken, eylemde, “Faşizme karşı omuz omuza” sloganları atıldı.
Protestocu kitle adına basın açıklamasını okuyan Nor Zartonk eşsözcüsü Sayat Tekir, Erdoğan’ın söyleminin Ceza Kanunu’na göre suç oluşturduğuna dikkat çekerek, yetkilileri göreve davet ettiklerini ve suç duyurusunda bulunduklarını kaydetti.
“Afedersiniz Ermeniler” imzasıyla yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
“Türkiye’deki tüm ezilen halklara, Hıristiyanlara, Musevilere, Alevilere, Ezidilere, kadınlara, LGBTİ bireylere, kısaca tüm farklılıklara yönelen bu saldırgan ırkçı tavır ve devlet erkanınca kullanılan nefret dolu dil, devletin tekçi anlayışının ve kendisi gibi olmayana karşı tahammülsüzlüğünün dışa vurumudur. Bu dışa vurumun sonucu bize, kilise ve sinagog saldırıları, linçler ve cinayetler olarak dönmektedir. Gerçekleşen bu gibi nefret söylemleri ve yaşanan olaylarda saldırganların cezasız bırakılmaları, bu ve benzeri olayları teşvik etmektedir.
“SEVAG BALIKÇI’DAN, SEVAN NİŞANYAN’A DEK BİLİYORUZ”
Biz bu tutumu, Sevag Balıkçı cinayetindeki “bilinçli taksir”den, Maritsa Küçük cinayetindeki vurdumduymazlıktan, Zirve Yayınevi katliamı davasından, yakın bir zamanda Agos gazetesine ve şimdi Fatih Akın’a yönelik ölüm tehditlerinden biliyoruz. Bu tutumu, nefret cinayetlerinin failleri serbest dolaşırken Sevan Nişanyan’ın Ermeni kimliğinden dolayı hapishanede olmasından biliyoruz. Bu teşviklerin sonuçlarının en iyi tanığı şu anda üzerinde bulunduğumuz kaldırımlardır. Erdoğan hükümeti döneminde, Hrant Dink cinayetindeki işbirliğini, dava sürecini ve faillerin/azmettiricilerin serbest bırakılmasını da unutmayacağız, unutturmayacağız! Şu bir gerçek ki kendinden olmayan tüm inanç ve kimlikleri dışlayan ve aşağılayan bir anlayış cumhurbaşkanı seçilse bile hiç bir zaman bizi temsil etmeyecek, kalbimizin cumhurbaşkanı olmayacaktır.
SUÇ DUYURUSUNA ÇAĞRI
Biz Ermeniler, Türkiye halklarından biri olarak, seçim öncesi oy hesaplarına alet olmayı, milliyetçi duyguları kabartmak adına hedef gösterilmeyi reddediyoruz. Biz ‘bir bebekten katil yaratan’ bu ırkçı ve tekçi zihniyete karşı bir arada durarak, çoğulculuğu ve kardeşliği savunmaya devam edeceğiz. Biz bu ülkeden ayrılmadan, bu ülkede ayrıştırılmadan ve ötekileştirilmeden herkesin özgür ve demokratik bir ortamda diğer kimlik ve inançlarla eşit yaşamak istiyoruz. Tüm bu nefret ortamına karşı biz saklanarak, aslını inkâr ederek değil, dayanışarak varlığımızı sürdüreceğiz! Erdoğan’ın bu nefret söylemi, TCK 216. maddesine göre bir suçtur. Bu açıklamamızla yetkililere suç duyurusunda bulunuyoruz ve göreve davet ediyoruz.”
“ÇANKAYA’DAKİ ERMENİ KÖŞKÜ’NE Mİ ÇIKACAK?”
Protestoya katılan HDP PM üyesi Nıvart Bakırcıoglu Demokrat Haber’e yaptığı açıklamada, Erdoğan’ın söyleminin nefret ve kini körüklediğini, linç kültürünün böylelikle beslendiğini ifade etti. Bakırcıoğlu, Erdoğan’ın, “Yaratılanı, yaratandan ötürü seviyoruz” söylemine dikkat çekerek şunları söyledi: “Erdoğan’ın sözlerinden, Ermeni olmanın, Gürcü olmaktan daha çirkin ve kötü bir kimlik olduğunu mu anlamalıyız? Bu tür söylemler son derece ötekileştirici, dışlayıcı, incitici, yaralayıcı ve bahsi geçen kadim halkları aşağılayıcı söylemlerdir. Ermeni olmak ne suç ne de ayıptır. Etnik kimliklerini ‘hakaret’ olarak kullanmayı alışkanlık haline getirmek, kin, nefret, duygularını köpürtür, linç kültürünü besler. ‘Yaratılanı, yaratandan ötürü seviyoruz’ diyen ve cumhurbaşkanlığa adaylığını koyan bir Başbakan’a yakışmamaktadır. Ermeniliği ‘hakaret’ olarak algılayan bir cumhurbaşkanı adayı olan Başbakan Erdoğan’a, çıkmak istediği Çankaya Köşkü’nün, Ankaralı bir Ermeni aile olan Kasapyan ailesinin el konulan evi olduğunu hatırlatmak isterim.”
“ANKARA, DİYARBAKIR VE İZMİR NEDEN SESSİZ?”
Erdoğan’ın ayrımcı ifadelerine Ankara Düşünceye Özgürlük Girişimi’nden (ADÖG) de tepki geldi. Demokrat Haber’e konuşan ADÖG üyesi yazar Sait Çetinoğlu, Erdoğan’ın Ermeni halkını dışlayan sözlerinin sadece İstanbul’da protesto edilmesine dikkat çekerek Ankara, Diyarbakır ve İzmir gibi büyükşehirlerde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarının duruma sessiz kalmasını eleştirdi.
Pazar günü yapılacak olan cumhurbaşkanlığı seçimleri için adayların yarıştığı ve seçim sonucunun Ankara’nın Çankaya ilçesindeki el konulan bir Ermeni konağı olan Çankaya Köşkü’nde nihayete ereceğini belirten Çetinoğlu şöyle konuştu: “1915 Soykırımı sürecinde nüfusun yüzde 25’i kadim topraklarından kazınan bu insanların donuna kadar soyulup, o dönemin yüzde 35’ine denk gelen malvarlığına el konan bir yapı söz konusu. Bu yapıya/gaspa göre şekillenen hukuktan, eğitimden, ahlaktan söz ediyoruz. Devamlılığı olan ve her fırsatta sürekli kendini yenileyen insanlık dışı bir yapı söz konusu. Bu yapının adaletle ilişkisi yok. Bu gasptan faydalanmayan yok gibi. Sağı ile solu ile her kesim bu yapıdan nemalanınca bu insanlık dışı duruma karşı sağırlık baki. Bu yüzden ‘sefil toplum örgütleri’ sessiz. Ankara’dan, İzmir’den, Diyarbakır’dan ses çıkmıyor ve ‘azınlıklar’ yalnız. Ve katil hâlâ cinayet mahallinde dolaşıyor”