19 Temmuz 2014
İstanbul`da inanç grupları temsilcileriyle biraraya gelen HDP Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, kendilerine tekçiliği, ırkçılığı dayatanlara karşı inat ve ısrarla bu toprakların unsurları ve eşit sahipleri olduklarını söyleyeceklerini belirtti.
Yıllardır ifade edildiği gibi `Benim toprağım benim vatanım` yerine `Bizim toprağımız bizim vatanımız` diyerek bütün farklı inançları ve dillerle birlikte ezilenden yana toplumsal barışı inşa edecek bir kampanya yürüteceklerinin altını çizen Demirtaş, bu anlayışı 45 gün içinde tüm ülkeye yaymaları halinde zaten kazanmış olacaklarını kaydetti.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, seçim çalışmaları kapsamında İstanbul`da Ermeni, Yahudi, Rum, Süryani cemaatlerinin temsilcileriyle biraraya geldi. Cezayir Restaurant`ta gerçekleşen buluşmada Demirtaş`a HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve Sur Belediyesi eski Başkanı Abdullah Demirbaş ve kimi BDP yöneticileri eşlik ederken, Yazar Hayko Bağdat, Apoyevmatini Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Mihail Vasilyadis, HDP PM üyesi Nıvart Bakırcıoğlu, Nor Zartonk`tan Sayat Tekir, Yazar Fothi Benlisoy, yazar Pakrat Estukyan`ın yanında çok sayıda inanç grubu temsilcisi katıldı. Basına kapalı olarak devam eden toplantı öncesinde Demirtaş kısa bir konuşma yaptı.
Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası sırasında bulunduğu en kıymetli toplantılardan birinin bu toplantı olduğunu belirterek konuşmasına başlayan Demirtaş, TRT`nin kendilerinin toplantılarını yayımlamadığını hatırlatarak, "Dilerim TRT bu toplantıyı yayımlar" diye espiri yaptı.
TRT`ye yayınlarına ithafen, ayrımcılığa uğrayanların temsilcisi olarak kampanyasını sürdürürken ayrımcılığa uğramak istemediğini belirten Demirtaş, "Küçüklüğümden beri ayrımcılığa uğrayan kesimlerin içindeydim. Bir Ermeni mahallesinde büyüdüm. Ermenilerin uğradığı ayrımcılığı büyüdükçe anladım. Bunu anlamak için biraz büyümek gerekiyor. Anladık ki biz de Türkiye`nin ötekisiymişiz de haberimiz yokmuş. Fakat bütün ötekilerle büyürken bunun farkında değildik. Büyüdükçe, devletle yüzleştikçe bunu anladım. Tek bir dil, mezhep var. Ancak buna biat edilirse eşit olarak yaşayabilirsiniz denildiğini anladım" dedi.
“BU DEVLET TÜRKLERİN DE DEĞİL..”
Yapılan bu toplantının bir oy arttırma amacı taşımadığını özellikle vurgulayan Demirtaş, "Bu toplantının anlamı bizim için şudur. Bu bizim için, tarihsel yüzleşme ve gelecek vizyonumuzu sağlam temellere oturma toplantısıdır. Ankara`da öteki olduğumuzu Kürt kimliğimizden dolayı hep hissettik. Ama Türkler de objektif olarak bakarlarsa onlarda kendilerinin de aslında öteki olduğunu göreceklerdir. Bu devlet Türklerin de değil. Çünkü, yozlaştırılan, ötekileştirilen bir Türk kimliliği var. Bu bir sorundur" diye konuşu.
`TEKÇİLİĞİ DAYATANLARA İNAT BU TOPRAKLARDA YAŞAMAYA DEVAM EDECEĞİZ`
Türkiye`deki farklı inanç ve kimlikteki halklara tekçi bir zihniyetin dayatıldığını, fakat bu tekçi zihniyete karşı ısrarla birlikte yaşama inadı olduğunu belirten Demirtaş, sözlerine şöyle devam etti: "Hatta cüretkar davranıp hem birlikte yaşayacağız hem de birlikte yöneteceğiz. Bize tekçiliği, ırkçılığı dayatanlara, inat ve ısrarla biz bu toprakların unsurlarıyız, bu vatanın eşit sahipleriyiz demek istiyoruz. Çünkü önemli olan çoğunluğa sahip olup, kendi kitlesinin özgürlüğünü savunmak değildir. Bunun demokratlıkla alakası yoktur. Önemli olan başkalarının hakkını savunmaktır. Benim için demokratlığın ölçüsü budur. Bir Müslüman için önemli olan Ermeni`nin, Rum`un hakkını savunmaktır. Bunu yapabildiği oranda Müslüman`dır çünkü. Müslümanlık bunu emreder. Demokratlık açısından da ölçü budur. Sünni`nin, Alevi`nin hakkının savunmasıdır. Biz tekçi demokrasi algısını kırmak için bu kampanyayı yürütüyoruz."
`BİRLİKTE BARIŞ İÇİNDE ADİL BİR YAŞAM`
Demirtaş, seçim kampanyasında birlikte adil, barış içinde bir yaşamı kurmak ve bu hedefi anlatmak için yola çıktıklarını söyledi. Demirtaş, bütün farklı inançları ve dillerle birlikte ezilenden, barıştan yana toplamda toplumsal barışı inşa edecek bu kampanyayı önümüzdeki 45 gün içinde tüm ülkeye yaymaları halinde kazanmış olacaklarını kaydetti.
`BENİM TOPRAĞIM BENİM VATANIM` YERİNE `BİZİM TOPRAĞIMIZ BİZİM VATANIMIZ`
Konuşmasında Türkiye`de devletin uyguladığı soykırımları da hatırlatan Demirtaş, "Bu halklara devletin bir özür borcu olduğunu ifade etmek istiyorum. Ermenilere, Rumlara, Süryanilere yapılanlardan dolayı devlet özür dilemelidir. Devletin özrü hem içerik olarak önemlidir hem de bu topraklarda tekrar soykırım yaşanmayacağının garantisidir. Bunu yapmadığımız sürece asla ve asla bu topraklarda kalıcı bir barıştan söz edemeyiz. Biz Kürtler, Türk halkı ile kardeş olsak, aramızda sosyal ekonomik dengesizlik kalmasa ama bu topraklarda özür dilenmemiş bir Ermeni varsa bu kardeşlik hukukuna ters düşer. Bu borç devletin borcudur. Bu borcu, Türk halkının boynuna yükleyemeyiz. Alevilere, Ermenilere, özür borçluyuz. Bu topraklarda birlikte yaşayacaksak `Benim toprağım benim vatanım` demek yerine `Bizim toprağımız bizim vatanımız demeliyiz` " diye konuştu.
`AKP`YE OY VERENLERE DÜŞMAN DEĞİLİZ`
Başbakan`ın kullandığı dili de eleştiren Demirtaş, "Umut ediyorum ki diğer adaylar demokrasi kültürünün gelişmesi için kavramlar kullanırlar. Kutuplaştırıcı bir dil kullanmak yerine barış dili kullanılır. Seçimlerden sonra kavgadan uzaklaşmış bir Türkiye bırakırız. Şu anda kampanyasını yürütüş şekli itibarı ile özellikle Başbakanın kullandığı dil, nefret ve düşmanlaştıran dildir. AKP`ye oy veren insanlara karşı biz bu dili kullanmayacağız. Sırf AKP`ye oy verdi diye bir grubu düşmanlaştırmayacağız. Ama Başbakan`a göre bu böyledir. Başbakan`a oy vermeyen herkes düşmandır, vatan hainidir. Bu dil, polisin kullandığı şiddetin nedenidir, Gezi`de gençlerin katledilmesinin nedenidir. Bu dilden vazgeçmediği sürece 76 milyon kişinin cumhurbaşkanıyım dememeli. Bütün Türkiye`yi kucaklayan bir mesaj vermediyse, Sivas katliamı ile yüzleşmediyse, Rojova`daki katliamlara dur demediyse, Roboski ailelerinden, Berkin Elvan`dan özür dilemediyse asla Türkiye`nin cumhurbaşkanı olmayacaktır" diye konuştu.
`KARARLARI MGK`DA DEĞİL, HALKA SORARARAK ALACAĞIZ`
Cumhurbaşkanlığına bakış açısını da anlatan Demirtaş, gençlik, kadın, ekoloji meclisleri kuracağını ve bu meclislerin görüşlerini almadan hiçbir karar alınmayacağını söyledi. "Biz kararlarımızı MGK`da değil, halka danışarak halkla birlikte alacağız" dedi.
Konuşmasının ardından bir gazetecinin `KCK Eş Başkanı Cemil Bayık`ın silah bırakmayacağız` yönündeki açıklamasını değerlendirmesini istemesi üzerine Demirtaş, "Biz ne olursa olsun kalıcı barış için, şiddetin ortadan kalkması için mücadele edeceğiz. Silah elimize almayacağız. Umut ediyoruz ki, çözüm için somut adımlar atılır. Yasal düzenlemeler yapılır" sözleriyle yanıt verdi. Toplantı ardından basına kapalı olarak devam etti.
Toplantı sonrası çıkışta Demirtaş, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Basına kapalı olarak gerçekleştirilen toplantı hakkında bilgi veren Demirtaş, toplantıda farklı inanç ve kimliklerin bir arada, ortak yaşamı nasıl geliştireceği ve kadın özgürlüğü üzerine tartışma yürüttüklerini konuştuklarını söyledi. İnanç ve kimlikler arasında yaşanan ayrışmanın en önemli nedeninin iktidarın kullandığı siyaset dili olduğunu belirten Demirtaş, "Bu ülkede eğer bir Müslüman bir Yahudi`ye yürekten `kardeşim` diyemiyorsa, birlikte yaşamak her geçen gün daha da zorlaşacaktır. Biz siyaset dilini barış, kardeşlik, eşitlik ve özgürce birlikte yaşamdan yana inşa ediyoruz" şeklinde konuştu.
BİRLİKTE MÜCADELE VURGUSU
Mezhepler üzerinden yapılan siyasetin toplumda kamplaşmaya neden olduğunu vurgulayan Demirtaş, "Biz bunu istemiyoruz. Tüm inanç kesimleriyle birlikte özgürce, eşit adil bir şekilde yaşamak için birlikte mücadele edeceğiz" dedi. Demirtaş, tüm toplumsal kesimlere ortak ve eşit yaşam için birlikte mücadele etme ve sorumluluk çağrısı yaptı. Demirtaş, "Dün arkada Alevilerle birlikteydik, bu sabah İstanbul`da Ermeni, Süryani ve Rum inanç kesimleriyle bir araya geldik. Akşam da Müslümanlarla iftar yemeğinde olacağız biz böyle bir yaşamın inşasından yanayız" ifadelerini kullandı.
`BİRLİKTE MÜCADELE EN BÜYÜK KAZANIMDIR`
Basın mensuplarından bir gazetecinin, "Toplantıdan somut karar çıktı mı" sorusu üzerine Demirtaş, "En somut kararımız her zaman olduğu gibi ezilmişler olarak birlikte hareket etmektir. Birlikte mücadele en büyük kazanımdır, bundan büyük kazanım olamaz" diyerek cevap verdi. (Özgür Gündem)