23 Ocak 2014
Halep`te El Kaide tarafından kurulan "Şeriat Konseyi", "yağma ile mücadele"yi amaçladığını iddia etmesine rağmen, kentin İslami kurallarla yönetilmesine ön ayak oldu.
(soL - Dış Haberler) 2012`nin Kasım ayında El Kaide`ye bağlı Nusra Cephesi tarafından Halep`te bir "Şeriat Konseyi" oluşturdu. Konseyin öncelikli görevinin, "devrim"in ardından Halep`te artan yağma faaliyetlerine karşı mücadele olduğu belirtiliyordu. Nusra`nın kurduğu bu konseye daha sonra Tevhid Tugayı, Ahrar`uş Şam, Fetih Tugayı ve İslam`ın Şafağı Hareketi de dahil oldu.
El Ahbar`ın haberine göre, konseyin lideri Şeyh Hassan Kirari adındaki birisiydi ve konsey genel merkez olarak Kadı Asker bölgesinde Sağlık Bakanlığı tarafından yapılan bir hastaneyi seçmişti. Bu hastane, Halep bölgesindeki yoksullara hizmet veriyordu. Ancak Temmuz 2012`de, Tevhid Tugayı tarafından "özgürleştirildi" ve içinde ne var ne yoksa yağmalandı. Konsey, yakın zamandaki hava saldırıları nedeniyle genel merkezini bir alışveriş merkezine taşıdı.
Konseyin görevleri
Şeriat Konseyi`nde 12 "hakim" bulunuyor. Bunların çoğunluğu, daha önce Adalet Sarayı önündeki gösterileri örgütleyen "Özgür Avukatlar" grubuna mensup.
Konsey amacı için çok farklı şeyşer söylese de, El Ahbar`a konuşan bir muhalefet kaynağı, esas hedefin kenti "İslamize etme" olduğunu kaydetti. Konsey, daha "seküler" eğilimli başka yargı mekanizmalarının oluşturulmasına da izin vermiyor.
Konseyin işleyişi
Şeriat Konseyi bünyesinde bulunan "Şikayetler Müdürlüğü", halktan gelen şikayet dilekçelerinin başvuru merkezi. Müdürlüğün incelemesi neticesinde, bir dilekçe dosya oluşturmaya değer bulunurse "sulh yargıcı"na gönderiliyor. Ancak yargıcın görevi, tarafları dinlemek ve kendi üzerindeki üç şeyhe karar vermesi için göndermekle sınırlı.
Ancak iddiaya göre, karar vermekle görevli bu üç din adamının modern hukuk bir kenara, İslam hukukuna dair de derinlikli bilgileri bulunmuyor. Bu nedenle, bu din adamlarının verdiği mahkeme kararları genellikle değişken oluyor, çünkü sonradan-olma hakimler, geleneklerden, kişisel kanaatlerden, siyasi ve aşiret eğilimlerinden etkileniyorlar.
Çetelere `hukuk` işlemiyor
Şeyhlerin vereceği kararların "temyiz" yolu kapalı olmasına rağmen, Şeriat Konseyi`nin de gücünün yetmediği şeyler oluyor. Örneğin, bölgedeki silahlı çeteler bunlardan birisi.
Kentteki bir çeteyle başka bir çete, bir çeteyle sivil halk arasındaki anlaşmazlıklar için "askeri soruşturma hakimi" bulunuyor. Ancak konseyin, bir çete militanını ya da çete liderini yargılaması, eğer yetkili bir komutan araya girmezse, mümkün değil.
Bunun en somut örneği, Hasan Cizra isimli bir çete liderinin yaptıkları. Cizra, üzerindeki patlayıcılarla Şeriat Konseyi binasını girmiş ve kendilerini gözaltına almaları halinde herkesi havaya uçurmakla tehdit etmişti. Cizra`nın bunu yapma sebebi, hakkında çok sayıda şikayet olmasıydı. Cizra`nın gitmesine, "kefaret" ödemesi karşılığında izin verildi.
Konsey `haraç` alıyor
Şeriat Konseyi`nde birçok "Hizmet Müdürlükleri" de bulunuyor. Bunlar arasında sağlık, su ve elektrik, ekmek, kamu ilişkileri, maliye ve yönetim bulunuyor. Bu "müdürlüklerin" çoğunun başında Nusra Cephesi üyesi birisi bulunuyor.
Konsey, hangi silahlı çetenin elinde olursa olsun, Büstan el-Kasr geçiş noktasından götürülmeye çalışılan her ürün için 7 dolar "vergi" koymuştu. Geçiş noktası konseyin eline geçtikten sonra, "vergi"nin miktarı 11 cent`e düşürüldü. Ancak bu vergi indirimi, her tezgah satışına konan aylık 1.75 dolarlık ve her dükkana konan aylık 3.5 dolarlık "güvenlik ve temizlik" vergileri ile dengelendi.
Küçük çocuğu `küfür` gerekçesiyle öldürmüşlerdi
Konseyin sosyal ve ekonomik icraatlerinin yanı sıra, küçük bir çocuğu "dine küfür" gerekçesiyle öldürdüğü de biliniyor.
Muhammed Katta isimli bir çocuk, Nusra militanlarına kahve vermediği için mahkemeye çıkartıldı. Militanlar çocuğun kendilerine, "Buraya Muhammed bile gelse bu kahveyi size borç olarak vermem" dediğini iddia ettiler. Çocuk, kurşunlanarak infaz edildi.