25 Şubat 2013
12 yıldır Diyarbakır Protestan Kilisesi’nde çalışan ABD’li Jerry Mattix, yeni yasadan faydalanıp oturma izni almak için Emniyet’e koşarak gitti ama sonuçta sınırdışı edildi.
Diyarbakır Protestan Kilisesi’ne yasa yoluyla mağduriyet
Türkiye’deki Hıristiyanların din adamı yetiştirme sorunu bu kez de Türkiyeli Protestan cemaatinde sıkıntıya yol açtı. Diyarbakır Protestan Kilisesi’nde 12 yıldır ders ve vaaz veren ABD vatandaşı Jerry Mattix, din adamı olarak çalışma izni alamadığı için ailesiyle birlikte 19 Şubat Salı günü Türkiye’den ayrılmak zorunda kaldı. Diyarbakır Protestan Kilisesi Önderi Ahmet Güvener, Mattix’in çalışma izni için Yabancılar Şube’ye başvuru yaptıktan sonra yaşadıkları olayları anlattı. Yasalara uygun davranan kiliseye para cezası kesilirken din adamı da para cezası ödeyerek ülkeyi terk etmek zorunda kaldı.
‘Din görevlisine kaçak muamelesi
Diyarbakır Protestan Kilisesi Önderi Ahmet Güvener, ABD’deki Protestan kilisesinden din adamı konusunda yardım istedikleri için Mattix’in geldiğini söyledi: “Biz Türkiye’de din adamı yetiştiremiyoruz, bu durumda mecburen yurtdışından, bizi tanıyan ve bize güvenen bizim de güvendiğimiz kiliselerden din adamı davet ediyoruz. Hıristiyan ilahiyatı veren bir kurum yok ülkemizde. Maaşını da ABD’deki kilise ödüyordu. 12 yıldır bizimle birlikteydi ve ayda bir vaaz veriyor, Kutsal Kitap’tan açıklamalar yapıyordu. Maalesef ülkemizde Kutsal Kitap’ı anlatacak az insan var.”
Mattix’in üçer yıllık oturma izniyle Türkiye’de ikamet ettiğini dile getiren Güvener, din adamı statüsüyle oturma izni alması için Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şubesi’ne başvurmalarıyla birlikte kendilerini tuhaf bir durum içinde bulduklarını söyledi. Güvener şöyle konuştu: “Antakya Protestan Kilisesi’nde benzer statüde hizmet eden Koreli bir vaizin din adamı statüsüyle oturma izni aldığını öğrendik. Biz de Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Yabancılar Şubesi’ne başvurduk. Onlar da başvuruyu kabul edip İçişleri Bakanlığı’na bildirdi. Bakanlık çok sert bir cevap göndererek ‘Mercii biz değiliz, Dışişleri Bakanlığı’dır. İzinsiz çalışılırsa kesinlikle cezai müeyyide uygulanır’ dedi.”
Bakanlığın yanıtında kendilerine iki yol sunduğunu ifade eden Güvener, “Çalışma izni için iki yol dile getirildi: Birincisi ABD Konsolosluğu’nun Mattix için başvuru yapması; ikincisi ise ülkesine dönerek oradan Türkiye konsolosluğuna bizzat başvurmasıydı.”
Güvener süreç devam ederken iki sivil polisin gizlice kiliselerine gelerek Jerry Mattix’in vaazını dinlediğini ve “Kaçak çalışıyor” diye rapor hazırladıklarını söyledi: “Mattix’e 695 lira, kiliseye de 7 bin liraya yakın bir ceza kestiler. Biz iyi niyetle statü için başvurduk ama sonuç böyle oldu. Din görevlimiz, 19 Şubat Salı günü ülkeyi terk etmek zorunda kaldı. Türkiye’ye yeniden dönerken sorun olmasın diye Mattix cezayı ödedi, kilise için kesilen cezayı ödeyecek durumumuz olmadığı için mahkemeye kararın iptali için başvurduk. Ceza ile ilgili olarak AİHM’e kadar da gidecek olsak da bu haksızlığa boyun eğmeyeceğiz. Türkiye gururla ve övünerek ‘2 bin 500 tane Almanya’da cami yaptım, 4 bin 500 din adamı gönderdim’ diyorsa ve buna karşılık bizim de davet ettiğimiz bir din adamı burada kalamıyorsa bunu da dillendirmek lazım.”
Müfettiş yasal açıdan sorun yok dedi
Noel Bayramı’nda, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’ndan bir müfettişin kiliseye geldiğini belirten Güvener, “Müfettiş, kendilerine kaçak işçi çalıştırıldığına dair ihbar geldiğini söyledi. Biz de durumu izah ettik. Herhangi bir para alışverişinin olmadığını, Jerry Mattix’in pazar günleri birkaç saat haricinde doğru düzgün kilise binasında bile bulunmadığını anlattık. Müfettiş de bu durumun İş Kanunu’na göre kaçak çalışma sayılmayacağını söyleyerek bu yönde tutanak hazırlayacağını söyledi. Fakat birkaç hafta sonra bize kaçak işçi cezası geldi. Bu durumun bir el tarafından yönlendirildiğini düşünüyoruz” dedi.
Kilisenin Güneydoğu bölgesinde olduğu için izin verilmediğini düşündüklerini vurgulayan Güvener, “Mattix 12 yıldır Diyarbakır’da, bu kadar zamanda hakkındaki her şey gayet açık biliniyordur. Bizim müracaatımızdan sonra sakıncalı görülerek izin verilmemesi bir tezattır” dedi. Polis raporuna göre Mattix’in suçunun yarım saat vaaz vermek ve ardından da dua etmek olduğuna dikkat çeken Güvener, “Müfettişe konuyu anlattık ve o da bizim dediklerimiz doğrultusunda bir rapor hazırladı. Fakat anladığımız kadarıyla karar zaten önceden verilmiş. ‘Din adamı statüsünde çalışma izni alırsa Güneydoğu’da başka kiliseler için de emsal olur, ayağını kaydıralım’ diye bir düşünce oluştu sanırım. Mattix, devletin aleyhine olacak zerre kadar bir faaliyet içinde değildir. Kendi inancını yaşıyor ve anlatıyor. Verilen karar inandırıcılıktan çok uzak” dedi.
‘Rab’bin izniyle yeniden Diyarbakır’a döneceğim’
SAT-7 TÜRK HABER’e konuşan Mattix, Diyarbakır’da resmi yetkililerle 12 yıl boyunca hiçbir sorun yaşamadıklarını, herkesin kendisinin dini hizmet amacıyla kentte bulunduğunu bildiğini söyleyerek, “Ben üç kere Türkiye vatandaşlığı için başvurdum. Vali yardımcısıyla yaptığımız mülakatlar da olumlu geçti. Fakat her ne oluyorsa dosya Ankara’ya gittiğinde oluyor. Normalde üç ayda sonuçlanması gereken başvurumuz, dosyanın Ankara’da kaybolması nedeniyle altı ayda sonuçlandı. Başvurumuzun neden reddedildiğine dair bir açıklama da yapılmadı” dedi. Geri döneceğinden umutlu olduğunu ifade Mattix şöyle devam etti: “Giderken dönüş biletlerimizi de aldık. Çünkü evimiz Diyarbakır’da, üç çocuğum da orada doğdu. Rab dilerse yine kilisemizde hizmetimize devam edeceğiz fakat bu defa Rab’bin izniyle din adamı statüsünde olacak.”
http://agos.com.tr/haber.php?seo=diyarbakirda-rahibe-sok-sinirdisi&haberid=4489