Türkiye’nin ikircimli duruşu, farklı etaplarda yeni önkoşular öne sürmesi, farklı durumları kendi arzuları doğrultusunda yorumlaması sürecin fiilen dondurulmuş olmasıyla sonuçlandı. Beyanat Ermeni-Türk ilişkilerinin durumuna ilişkin «Andin» dergisine röportaj veren Ermenistan cumhurbaşkanı Serj Sarkisyan’dan geldi.

Serj Sarkisyan açıklamasında şunları kaydetti:

«Türkiye’yle sürece çok samimi amaçlarla, bölgede iyi komşuluk, güvenlik ve işbirliğinde yeni bir düzeye ulaşmak için teşebbüs ettik. Bunun kolay olacağını sanacak kadar saf olduğumuzu söylemek çok yanlış olur. Bugün sürecin sonucunu değerlendirmek mümkün: Türkiye’nin ikircimli duruşu, farklı etaplarda yeni önkoşular öne sürmesi, farklı durumları asılsız şekilde kendi arzuları doğrultusunda yorumlaması sürecin fiilen dondurulmuş olmasıyla sonuçlandı.Bugün şunu kaydetmek mümkün; benzeri gelişme ne kadar da acı olsa, sürpriz değildi, tüm uluslararası toplum ise en azından kendisi için Türkiye’nin gerçek yüzünü kaydetti ve bizim Türkiye’ye ilişkin sahip olduğumuz tüm endişeleri, şimdi artık uluslararası partnörlerimiz için de algılanabilir olduğuna kaniyim. Türkiye’yle tüm bu süreç diasporalı soydaşlarımız ve kendi toplumumuzla olan diyaloğu yeni ve gelecek vadedici bir düzeye yükseltme olanağı verdi. Biz hepimiz siyasi yeni külürün ifadesine tanık olduk. Ayrıca hem bizim toplumumuz hem tüm dünya, bizim için en komplike sorunların bile, tam bir samimiyetle hem kamuoyuna hem de uluslararası partnörlere sunulduğuna ikna oldular.

Çokları tarafımızdan teşebbüs edilen Ermeni-Türk ilişkilerinin normalleşmesine, protokollerin Türkiye için elverişli olduğunu iddia ederek şüpheyle yaklaşıyordu. Şu basit soruyu yanıtlayınız rica ediyorum: Eğer protokoller gerçekten Türkiye’ye armağan idiyse, neden bunlar Türkiye’de iç siyasi gerilime bunların onaylanması ise imkansız hale dönüştü?

Geleceğe bakarsak, Ermenistan-Türkiye sürecinde bize doğrudan veya dolaylı destek olan aracılarla ″makul süreler″ denileni ve bu sürelerin genel algılamasını temin ettikten sonra, eğer bu süreçte Türkiye tarafından eşdeğer adımlar atılmazsa işlemlere geçme zamanı olduğunu sanıyorum. Biz protokollerin salt varlığını muhafaza etme arzusunda değiliz. Bu sanıyorum herkes için nettir. Birçok seferler tekrar etmeye fırsatımız oldu ve bir kez daha belirtmek istiyorun: Türkiye’yle herhangi bir adımın Soykırımını ve bunun sonucu olan vatansızlaştırmanın uluslararası tanınması ve kınanması yönünde aktif faaliyetlerimizi şüphe altına alamaz.»