28 Kasım 2012
Mart 2010’da İsveç Parlamentosu 1. Dünya Savaşı sırasında Ermeni, Süryani-Asuri ve diğer Hristiyan azınlıklara soykırım yapıldığını karalaştırdı. Parlamento, ayrıca Hükümete konuyu Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler’in gündemine getirmesi görevini verdi. Ancak aradan 2,5 yıl geçmesine rağmen Hükümet, Parlamento’nun aldığı kararı yaşama geçirecek her hangi bir adım atmadı. Hükümetin Parlamentonun iradesini hiçe sayan tutumuna soykırımının kabul edilmesinde rol oynayan muhalefet partileri ile Ermeni, Asuri-Süryani örgütleri tepki gösteriyor.
İsveç Devlet Radyosu (sr) önceki gün, Parlamentonun aldığı karara rağmen soykırımı tanımamakta ve gereğini yapmamakta ısrar eden Hükümetin tutumunu sorgulayan bir program yayınladı. Programda İsveç Başbakanı Fredrik Reinfeldt ile Dışişleri Bakanı Carl Bildt’in Parlamentoda oylamanın yapılmasının ardından kararı eleştirmelerine, söz konusu kararın İsveç-Türkiye ilişkilerini sıkıntıya sokacağı yolundaki söylemlerine dikkat çekildi.
Hristiyan Demokratlar’ın karşı çıkmasına rağmen partisinin aldığı karara uymayarak soykırımın kabul edilmesi için oy kullanan Annelie Enochson Hükümetin tutumunu “tamamıyla kabul edilmez” olarak değerlendirerek İsveç Parlamentosunun aldığı karardan sonra başka ülkelerin Ermeni soykırımını kabul ettiğini ve İsveç Hükümetinin de aynı şeyi yapması gerektiğini söyledi.
Sosyal Demokrat İşçi Partisi Dış Politika Sözcüsü Urban Ahlin demokratik bir ülkede parlamentonun aldığı bir kararı Hükümetin uygulamak zorunda olduğunu hatırlatarak Hükümete halkın seçtiği parlamenterlerini iradesine saygı göstermesini istedi.
Sol Parti Dış Politika Sözcüsü Hans Linde Hükümetin alınan karardan hoşnut olmadığını anlayabildiğini ama parlamentonun aldığı karara Hükümet ve İsveç Dışişleri Bakanı Carl Bildt’in uymamasının tuhaf bir tutum olduğu yorumunda bulundu.
İsveç Anayasası dış politikayı belirleme yetkisini Hükümete tanıyor. Eleştirilere rağmen Dış İşleri Bakanı Carl Bildt tarihte olanlar hakkında politikacıları değil tarihçileri karar vermesi gerektiğini ve böylesi bir kararın iki ülke arasındaki uzlaşma sürecini k olumsuz etkileyeceğini savunarak Hükümetin bu konudaki düşüncesinde bir değişiklik olmadığını söylüyor.
Bildt’in bu açıklamasına tepki gösteren Urban Ahlin Hükümetin tutumunun halkın seçimleriyle oluşan Parlamentoya hakaret niteliğini taşıdığını, Hükümetin görevinin parlamentonun aldığı kararlara uymak ve gereğini yapmak olduğunu ifade ediyor.
11 Mart 2010 tarihinde Parlamentoda yapılan oylamada soykırım kararı bir farkla kabul edilmişti. O sıralar soykırımın kabul edilmesine karşı oy kullanan Hristiyan Demokrat Parti daha sonra 1915 yılında Ermeni ve Asurilere soykırım yapıldığını kabul etmişti. Irkçı ve yabancı düşmanı “İsveç Demokratları” da soykırımın kabul edilmesi yönünde görüş belirttiler.
Bundan dolayı eğer soykırım yeniden parlamento gündemine gelirse çok büyük bir oy farkıyla parlamentodan geçebilir. Ama soykırımın kabul edilmesi için oy kullanan partiler buna gerek olmadığını ve alınan kararların Hükümet tarafından yürürlüğe konması gerektiğini söylüyorlar.
Asurilerin yoğun olarak yaşadıkları Södertälje İlçesi Belediye Meclis Başkan Yardımcısı Sait Yıldız ve Ermeni Federasyonu Genel Sekreteri Vahagn Avedian Hükümetin parlamento kararını yaşama geçirmemesini eleştiriyor ve önümüzdeki seçimlerden sonra kurulacak yeni hükümetin soykırımı kararını yaşama geçirmesini diliyorlar.