04 Ağustos 2012
İzmir’de ibadete devam eden Buca Babtist Kilisesi’nin “kültürlerarası diyalog” kapsamında Müslüman din görevlileri, kanaat önderleri ve bürokratlara yönelik İftar vermesi ve iftar sonrasında kilisenin içinde namaz kılındığına dair çıkan haberler Hristiyanlar arasında tepkiyle karşılandı. Facebook’un yanı sıra haberin çıktığı web sitelerindeki yorumlarıyla olaya tepkilerini dile getiren Türkçe konuşan Hristiyanların yazdıkları zaman zaman hakaret boyutuna vardı. SAT-7 TÜRK Haber Merkezi olarak işin gerçeğini öğrenmek ve tepkilere yanıt hakkını kullanması için Buca Babtist Kilisesi önderi Rev. Ertan Çevik ile internet üzerinden röportaj gerçekleştirdik.
Rev. Çelik, kilisenin ana binası içinde namaz kılınmadığını, kilise sınırları içinde yer alan müştemilatta namaz kılınmasına izin verdiklerini açıkladı.
Kilisede düzenlenen iftarın amacı nedir?
Bizim uzun yıllardır İzmir’deki sivil toplum örgütleriyle yakın ve iyi ilişkilerimiz vardır. Kilise olarak da cemaat olarak da 2006 yılından bu yana dernekleşmiş köklü bir kiliseyiz. Kilisemiz 1999’dan beri varlığını sürdürmektedir. 2001 yılından itibaren de 160 yıllık geçmişi olan tarihi bir kilisede ibadetlerimizi mütevazi bir şekilde devam ettirmekteyiz. Başka kiliselerin içişlerine karışmayan bir Baptist kilisesiyiz.
Uzun yıllardır işadamlarına yönelik kilisemizin bahçesinde kahvaltı, yemek ve toplantılar düzenlemekteyiz. Bundan bir ay önce İZDİM isimli kuruluş bizi, Musevi cemaati, NATO ve Amerikan Kilisesi temsilcileri, Anglikan Kilisesi Temsilcilerini davet ederek bir kahvaltı düzenlemiştir ve bizi yani İzmir’deki dini azınlıkları Şifa Üniversitesi’nde düzenlenecek olan iftar yemeğine davet etmiştir. Bu davetin karşılığında biz de kilisemizin bahçesinde kültürlerarası diyalog ve saygı çerçevesinde bütün dini kurumları davet ederek 30 Temmuz Pazartesi akşamı yemek verdik. Biz Hıristiyanlar olarak yemek duasını yaptık. Daha sonra Müslümanlar da olduğu için onlar da yemek dualarını yapıp yemek yediler. Bazı basın yayın organlarında iddia edildiği gibi her iki inancın Kutsal Kitabından da ayetler okunmamıştır. Yapılanlar sadece yemek dualarından ibarettir. Bu yemekte İzmir milletvekili Rıfat Sait önemli bir açıklama yaptı: “Bu mübarek günde, bir ramazan iftarında farklı siyasi partilerin ve farklı dinlerin mensupları olarak, Allah’ın evi olarak tanımladığımız bir ibadethanede bir aradayız.
Bizleri bir araya getiren Rabbim’e şükürler olsun. Bu birliktelik ve hoşgörünün dünyaya örnek olmasını diliyorum. Suriye’de akan kanların durması ve barışın olması için, Arakan’daki Müslüman kardeşlerimiz için dua ediyoruz. Allah yardımcıları olsun”
Buca Belediye Başkanı konuşma yaptı: “Dünyaya örnek olacak bir gün. Burada siyaset, din yok ticaret yok fitne fücur yok. Din ayrımı yapılmadan Allah’ın evinde hoşgörü içinde yemek yiyoruz. Takdir edilecek bir tablo” diyerek güzel bir hoşgörü örneği olduğunu belirtti.
Ev sahibi olarak ben Ertan Çevik bir konuşma yaptım: “Binlerce yıl süren tarih tablosuna baktığımızda; dinler, inançlar ve farklı kültürler arasındaki soğuk ya da sıcak çatışmaların, insanlığa felaket, acı, nefret ve kin dışında bir şey getirmediği çok açıktır. Bu durumun en büyük sebeplerinden birisi de bu farklı kesimlerdeki insanların birbirlerini tanımamalarıdır. Küçülen dünyamızda insanların dostça ve barış içinde yaşabilme yollarının başında birbirini yeterince tanımaları ve diyalog halinde olmaları ihtiyacı kendini göstermektedir. Kültürler arası diyalog düşüncesi kapsamında bizler de İslam aleminin Ramazan ayını kutlar, misafirlerimize ve bu güzide vatanın evlatlarına hayırlı, esenlik dolu günler dileriz. Önümüzdeki yılların sevgi ve hoşgörü yılları olması için Hıristiyan cemaatler olarak yüce Yaratıcımıza dua ederiz” .
Bu durumu belirttikten sonra şunu belirtmek isterim ki buradaki amacımız Hıristiyanlığa karşı önyargılı olan toplumumuzun önyargılarını kırmak, Müslümanlarla Hıristiyanlar arasındaki ve diğer azınlıklarla olan ilişkilerimizin dostane bir şekilde sürmesini sağlamak, çatışmaların önüne geçilmesinden ibarettir. İlk defa bir Protestan Kilise’sine Resmi Kurum ve Kuruluşlardan yetkililer gelerek basın huzurunda, medya önünde Protestanları cemaat olarak(dernek olarak değil) kabullenme yönünde adım atmışlardır. Burada kültürlerarası karşılıklı saygı, sevgi ve hoşgörü boyutunda, hem resmi kuruluşların hem sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinin kamuoyuna vermiş oldukları mesaj olumlu bir izlenim ve yankı uyandırmıştır. Son yıllarda zaman zaman medyada yer alan olumsuz, kötü, iftiracı, vatan haini gösterilen bizlerin iyilikten yana insanlar olduğumuz kamuoyuna anlatılmış ayrıca Hürriyet, Yeni Asır ve diğer gazetelerde, Kanal D, CNN, ATV gibi ulusal tv kanallarında çıkan olumlu haberler aracılığıyla insanların hangi inançtan ve mezhepten olursa olsun kardeşçe yasayabileceğini gösteren bir resim ortaya konulmuştur. Buradaki amaç farklı kültürdeki ve inançtaki insanların aynı masaya oturup, insanların birbirleriyle tanışması ve karşısındakinin de inancına saygı göstermesidir.
Biz Hıristiyanlar açısından ise ev sahibi olarak Rab İsa Mesih’in sevgisini insanlara misafirperverliğimizle yaşatmaktır. Bu tür olumlu haberlerin çıkması Protestan Cemaatinin ülke genelinde olumlu yönde tanınmasını sağlayacaktır. Önyargıların kırılmasına katkıda bulunacaktır.
Davetimize kültürlerarası diyalog çerçevesinde bir milletvekilinin, (750.000 kişinin yaşadığı ilçeyi temsilen) Buca Belediye Başkanının, Resmi Kurum ve Kuruşların temsilcilerinin katılmasıyla, ulusal basın aracılığıyla halka şu mesaj verilmiştir: “Ey halk! Protestanlar, Hıristiyanlar sizler gibi T.C. vatandaşıdır. Aynı haklara sahiptir. Protestanları çirkin misyonerler, vatan hainleri, bölücüler olarak görmeyin. Bakın biz onlarla beraber onların kilisesine gidip yemek yiyebiliyoruz. Onlar da bu ülkenin en az sizler kadar değerli, kıymetli evlatları.”
Gelecekte hedefimiz Protestan Hıristiyanların bu ülkede aşağılanmadan, hor görülmeden, sırf İsa Mesih’i Rab ve Kurtarıcı olarak kabul ettikleri için hakaret edilmeden toplum içinde saygın güvenilir birer Hıristiyan birey olarak yaşamalarını sağlamaktır (tabii ki ne yaparsak yapalım bunlar olacak ama bunu en aza indirmek de bizlerin toplum içindeki tanıklığına bağlıdır). Asıl gayemiz bundan ibarettir.
Kilisede namaz kılınması olayının esası nedir?
Yemekteki konuşmalar uzun sürdüğünden ve namaz vakti geldiğinden içlerinden bir grup namaz kılmak istediğini, ibadetlerini yerine getirmek istediğini belirttiler. Bizler de kilisenin bahçesinde ve içinde namaz kılmanın uygun olmadığını ve buna izin veremeyeceğimizi ama kilisemizin yanında hizmet binası olduğunu, orada bir odayı tahsis edebileceğimizi belirttik. Bu tavrımızı herkes olgun ve saygılı bir şekilde karşıladı.
Kilisede iftar ve namaz ile ilgili Hıristiyan camiadan gelen tepkileri nasıl değerlendiriyorsunuz?
Burada bir iki konuya dikkat çekmek istiyorum. Kilisemizin ne içinde ne de bahçesinde herhangi bir ibadet yapılmamıştır. Dolayısıyla sadece basından elde edilen bilgilerle bu durumun eleştirilmesini anlamsız buluyoruz. Sadece kilisemizin yanında bulunan müştemilatın bir odasında Müslüman arkadaşlar ibadetini yerine getirmiştir. İkinci nokta ise bu yemek basında çıktığı gibi sadece ne iftara odaklı ne de “dinler arası diyalog” çerçevesine odaklı bir yemektir. Bizler “Dinlerarası Diyalog” düşüncesini çok sağlıklı bulmuyoruz ama bunu yapanları da eleştirmiyoruz. Kendi bulundukları noktadan haklılık payları bulunabilir. Biz karşılıklı olarak yaşam tarzlarını birbirine tanıtan ve algılatan “Kültürlerarası Diyalog” çerçevesinde bu etkinlikleri planlıyoruz. Dolayısıyla bu ilişkilerde karşılıklı tebliğ veya misyonerlik çalışması yoktur ama tanıklık çalışması vardır. Bizler sadece birlikte yaşayabilme kültürünü bina etmek istiyoruz. Yaklaşık 75 milyonluk bir ülkede yaşayan bir avuç Hıristiyan olarak bu durum bizim için çok önemlidir. Biz içinde yaşadığımız toplumun gelenek, görenek ve inancını genellikle tanıdığımız halde en azından ulaşabildiğimiz kadar insana da kendi yaşam ve düşünce tarzımızın ne olduğunu anlatmaya çalışıyoruz. Böylece bizleri başka insanlardan değil de birebir ilişkiler içinde tanımalarını arzuluyoruz. Başka önemli bir nokta ise emin olunki şu anda kilisemize gelip bizimle yemek yiyen diğer kültür ve inançlardan olan insanlar da kendi çevrelerinden tepki toplamaktadır. Fakat bizler genel olarak zaman içinde bu tepkilerin yatışacağını umut ediyoruz. Bu yüzden basın yayın organlarında çıkan haberlerin bu durumun tolere edilmesi için yayınlanan haberler olduğu algısıyla hareket ediyoruz. Bu haberlere yönelik yayınlanan yorumlara baktığımızda da, sevgi ve birlikte yaşama kültürünün ön plana alındığını görüyoruz ve bu da bizi teşvik ediyor.
Hristiyan toplumdan aldığımız tepkilere gelince; uzun yıllardır imanlı olan Hristiyan kardeşlerimizden olumlu tepkiler alıyoruz. Tecrübesizliğin getirdiği aceleci olumsuz tepkileri de anlayışla karşılıyoruz ve bu kardeşler için dua ediyoruz.
Bu diyalogun devamı gelecek mi? Hangi etkinlikleri yapmayı planlıyorsunuz?
Karşılıklı olarak Doğuş Bayramımızı yine diğer inançların temsil edildiği geniş bir katılımla birlikte kutlama hazırlığımız var. Yine aynı çalışmalar çerçevesinde biz de Musevilerin bayramını kutlayacağız. Zamanı geldikçe bu tür gelişmeleri sizinle de paylaşmayı arzuluyoruz.
Bu ülkede yaşayan her bir Hıristiyan kardeşimizi Rabbimiz Mesih İsa’nın sevgi dolu ellerine bırakır sizlere de çalışmalarınızda başarı ve esenlikler dileriz. (Seyfi Genç)
http://haber.sat7turk.com/kilisenin-icinde-namaz-soz-konusu-degil/