14 Haziran 2012
Etnik müzik alanında yalnız Türkiye`de değil, dünyada da tanınan Kalan Müzik, 20. yılını kutluyor. Firmanın `kaşif` olarak tanınan sahibi Hasan Saltık`ın son keşfi, Alman besteci Bach`ın köklerinin Sivas`a uzandığı oldu: "Ermenistan`da müzikologların iddiası bu!"
Unkapanı`nda bir kulübede bir masa ve telefonla başladığı yapımcılık serüvenini, bugün üç ayrı stüdyoda sürdüren, 20 yılda 600 albüm yapan ve bu albümleri İngiltere`den Japonya`ya, Hollanda`dan İran`a kadar çok satılan, son yıllarda en popüler film ve dizilerin müziklerine imza atan, yalnız Türkiye`de değil, başka kıtalarda da çeşitli defalar `yılın adamı` seçilen, elindeki arşivi milyon dolarlarla ölçülen Kalan Müzik`in sahibi Hasan Saltık, klasik yapımcılara benzemiyor. Fazla doğal, açık sözlü ve çok espirili... Röportajımızda Neşet Ertaş`tan Yaşar Kemal`e, Şevval Sam`dan Erkan Oğur`a kadar pek çok sanatçıyla ilgili anılarını da anlattı, bir şarkıcıda aradığı özellikleri de.. Saltık`ın, çoksesli klasik müziğin dahi isimlerinden Aslman besteci Johann Sebastian Bach`ın Sivaslı olduğu iddiası ise müzik dünyasında bomba etkisi yaratabilir. Kalan Müzik`in 20. yıl içinde Açıkhava`daki konserleri ise 8-9 ve 17 Haziran akşamları gerçekleşecek.
- Tabuları kırma konusunda üstünüze yok. Erkan Oğur`la Djivan Gasparyan`ı aynı sahnede buluşturdunuz. Hiç dinlenmezken Karadeniz, Rumeli türkülerini moda yaptınız. Son keşfinizle başlayalım mı?
- Geçenlerde bir devlet konseri için Mikail Aslan`la Ermenistan`a gittim. Orada Manuk Harutyunyan adlı bir müzikologla tanıştım. Manuk, Moskova Üniversitesi diplomalı, enstrüman yapımcısı ve dünyanın en önemli Bach uzmanlarından biri. Bach`tan söz ederken sürekli `Sivaslı Bach,` diyordu. Sivas`ın eski adı Sebastian. Bach`ın tam adı da Johann Sebastian Bach. Ermenistan`da bütün müzisyenler `Bach, Sivaslı,` diyor.
- Şimdi herkes `Nereden çıktı bu komik iddia?` diyecek.
- Zaten burada kime söylesem gülüyor, inanamıyor. Ama bu benim iddiam değil ki... Ermenistan`daki müzikologların iddiası. Onlar o kadar emin ki, bir şeyi ispatlama gibi dertleri yok. Bunu duyunca benim de aklıma şöyle bir fikir geldi: Itri ile Bach aynı dönemde yaşamış. Bu yıl da Itri Yılı. Önümüzdeki hafta Manuk, hayatında ilk kez İstanbul`a gelecek ve kayıt yapacağız. Erkan Tekin duduk, Murat Aydemir tanbur, Manuk da çello çalacak. Itri ile Bach`ın birbirine benzeleyen dini eserlerini seslendirecekler. Itri`den Segah Mevlevi Ayini, Salat-ı Ümmiye, Tekbir ve Naat-ı Mevlana. Bach`tan da 5 numaralı do minör çello suiti.
- Müzik piyasası internete yenildi, artık kimse CD almıyor, dünyanın en büyük plak şirketleri teker teker kapanıyor. Siz ayakta kalmayı nasıl başardınız?
- 2003`e kadar CD satışlarımız 1 milyonu buluyordu. Ne olduysa son sekiz yılda oldu. Kaset bir anda bıçak gibi kesildi, Unkapanı`nda herkes kasetleri eritmeye gönderdi. Televizyon kanallarının açılması, sinema filmlerinin gişelerinin artması ve dizilerin çok revaçta olması, bizi de bu alana yöneltti. Diziler tutulunca, onlar için şarkı üretir olduk.
- Müzik sektörü bu kadar sahipsiz mi?
- Evet, öyle sahipsiz ki size sarsıcı bir örnek vereyim. Neşet Ertaş`ı Türkiye`ye küstüğü dönemde yıllar sonra ilk ben getirmiştim. Neşet Ertaş, Aşık Ali İzzet`in Mühür Gözlüm`ü 42 yıl önce okumuş. Aşık Ali İzzet de Neşet Ertaş`ın arkadaşı. Şarkıyı meşhur eden Neşet Ertaş. Torunları hem bizim şirketi hem de Neşet Ertaş`a `İzinsiz kullandılar,` diye mahkemeye verdi. Mahkeme de bize 56 bin TL para cezası verdi. Teliflerini ödediğimiz halde... Neşet Ertaş, üzüntüsünden hastanelik oldu. Karar şimdi yargıtayda.
- Müziklerini hazırladığınız dizi ve filmler arasında en popülerleri hangileriydi?
- Hatırla Sevgili, Elveda Rumeli, Ihlamurlar Altında, son haftalarda İki Yaka Bir İsmail... Türkiye`de film müziklerinin önemi de Eşkıyadan sonra anlaşıldı. Vizontele, Beynelmilel`i de biz yaptık.
YILDA 50 ALBÜM, BİR REKOR
- Dizi ve film müziklerinden mi, yoksa albümlerden mi daha çok kazanıyorsunuz?
- Ben şu anda yaptığım bütün prodüksiyonlardan zarar ediyorum.
- Şevval Sam albümlerinden de zarar ediyor olamazsınız... Yoksa üst üste albümlerini yapmazdınız.
- Etnik müzik albümlerinde zarar ediyorum, Şevval`in zarar etmesi imkansız, çünkü projeyi ben yapıyorum. Şevval`e şu anda tango albümü yapıyoruz.
- Yılda ortalama kaç albüm yapıyorsunuz?
- Hazirana kadar 20 oldu. Yıl sonuna kadar rahat 50 olur. Bu bir rekor. Aynı zamanda 90 dakikalık dizilere müzik yetiştiriyoruz.
- Eşiniz Nilüfer Saltık da işin edisyon bölümünü üstlendi. Genç sanatçılar başarılarının arkasında hep ikinizin etkisi olduğunu söyler. Karı koca çalışırken anlaşmanız kolay oluyor mu?
- Nilüfer`le eserler konusunda anlaşamayıp, bazen kavga da ediyoruz. O eserlerin haklarının takibini yapıyor. `Senin adamların bana yardım etmeli,` diyor. Ben de `Benim işim başımdan aşkın, üç tane stüdyom var, sürekli müzik yapıyorum.Sen kendi ekibini kurmalısın, benim adamlarıma dokunma,` diyorum. Eskiden edisyon şirketi de bizim şirketin içindeydi. `Sen artık kendi stüdyonu açıyorsun,` dedim. Şimdi Nilüfer kendine stüdyo arıyor. - Kaç yıllık evlisiniz? - 21 yıl
. -Çocuklarınız?
- Kızım 21, oğlum 14 yaşında. Helin`in isim babası Ahmet Arif`tir. Mehmet Ekin`in kirvesi de Erkan Oğur oldu.
- Müzikle ilişkileri nasıl?
- Kızım piyano çalıyor. Oğlumun müzikle hiç ilgisi yok. Arabada bizim albümleri çaldığım zaman `Kapat, çekilmez hiçbiri bunların,` diyor. Onun dünyası başka. İleride anlayacak.
- Geceleri bile stüdyodasınız. Çocuklarınıza zaman ayırabiliyor musunuz?
- Tabii, yurtdışına kaçıyoruz ara sıra... Dünyanın her yerini gezdiriyorum onları. Baba oğul Londra`ya gittiğimiz oluyor. Kızımla üç hafta önce Brezilya`ya Türk haftasına gittik. Ama birlikte dolaşırken müzik marketlere girince çok sıkılıyorlar.
JAPONLAR ŞEVVAL SAM DİNLİYOR
- Dünya müzik piyasası içindeki yeriniz nasıl?
- İran, Yunanistan, Hollanda, İngiltere, Japonya`da, Kalan`ın albümleri var. Japonya`da Şevval Sam`ın son Arabesk albümü 3 binden fazla sattı.
- Albümlerini yaptığınız genç şarkıcılara kurallar koyar mısınız?
- Benim bir özelliğim var, genç şarkıcılara `Şu kitapları okuyun, filmleri izleyin, İngilizce öğrenin, kendinizi geliştirin,` diyorum. Müzisyen dediğin, sabah 10 kilometre koşacak. Bir-iki gazete okuyacak. İngilizce öğrenecek.
- Kürtçe, Zazaca, Ermenice, Rumca, Lazca, Gürcüce albümler bir yana, Türkiye`de Kalan`ın 20 yılda bıraktığı asıl iz ne oldu?
- Türkiye`nin bize ihtiyacı vardı. `Oğlum salak mısın? Türkiye böyle şeylere hazır değil,` derlerdi. Bugün geldiğimiz noktada ne kadar haklı olduğumuzu gördük. Türkiye`de müzikte çıtayı yükseltirken, ben her sabah DGM`ye ifade vermeye gidiyordum. Yargılandım, ceza aldım. Ama nihayet insanın ana dilinin bölücülük değil, zenginlik olduğunu devlet de anladı.