30 Nisan 2012
Erivan’ın işlek caddeleri Moskovyan ve Teryan’ın buluştuğu kavşakta yolum David Yerevantsi ile kesişti. Fransız vatandaşı Yerevantsi, Elysee Sarayı’ndan madalya almış bir heykeltıraş. 24 Nisan’da açtığı heykelin başında dostlarıyla poz veriyordu. Ermeni matbuatının 500. yılına adanan heykel 1915’te Muş’tan kaçarken en eski Ermeni el yazması Msho Charentir’i (Muş Koleksiyonu) kurtarma adına bebeğini yitiren kızı sembolize ediyor. Bir Türk gazetecinin 1915’in yıldönümünde Erivan’da bulunmasına hayli şaşırdı. “Soykırım hakkında ne düşünüyorsun” diye sordu, “Bu bizim de trajedimiz” dedim. Buna daha da şaşırdı. 1915 olaylarının‘soykırım’ olarak anılması ve tanınması çabaları, çağdaş Ermeni kimliğini oluşturan temel faktör. Erivan’ın omurgasında da bu trajedi var. Kente hakim bir tepenin yamaçlarına inşa edilen ve içinde bir müze barındıran Kaskad’ın merdivenlerinden tırmandığınızda Ermenilerin “Bak” dediği yer, ufuk çizgisindeki Ararat yani Ağrı Dağı’dır. Ararat teması her yerde.
2009’da Ermenistan ile Türkiye ilişkilerini normalleştirmek için imzalanan protokollerin neden çöktüğünü anlamak için Ermeni toplumu ve siyasetinin kodlarındaki ‘soykırım’ ilmeğini çözmek şart. Resmen olmasa da zihinlerde normalleşmesinin önkoşulu ‘soykırımın tanınması’. Türkiye’nin sonradan ortaya attığı Karabağ koşulunun masadan kaldırılması da Ermenilerin ikinci önkoşulu.
Tabanda normalleşme
Şimdi takvim, 2015 yani trajedinin 100. yılı için işliyor. Ermenistan lideri Serj Sarkisyan’ın protokolleri, yasalara uygun olup olmadığı konusunda görüş bildirmesi için Anayasa Mahkemesi’ne havale etmesi, Türkiye’nin de buna binaen Meclis’teki onay sürecini dondurması uzun soluklu diplomatik çabaların sonucu olgunlaşan sürecin sonu olmuştu. Yeni bir girişimde Erivan’ın koşullar ileri sürmesi muhtemel. 2015’ten önce Türkiye’nin adım atacağı beklentisine rağmen kimse kısa vadede normalleşme ummuyor. Hasbıhal ettiğimiz Bölgesel Etütler Merkezi Müdürü Richard Giragosian, Eurasia Partnership Foundation Müdürü Gevorg Ter-Gabrielyan ve Erivan Gazeteciler Kulübü Başkanı Boris Navasardian, resmi ilişkiden ziyade gayri resmi normalleşmeden bahsediyor. Giragosian’ın “Temmuzda Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ile de paylaştım” diye aktardığı bazı fikirler, protokolsüz normalleşmeyi öngörüyor. Odak nokta normalleşmenin toplumsallaşması; Ermeni sivil toplum örgütlerinin TESEV ve TEPAV gibi Türk muadilleriyle birlikte yürüttüğü ortak projeler, Anadolu kentlerinde düzenlenen toplantılar, belgesel ve film çalışmaları gayri resmi normalleşmeye yönelik adımlar.
Giragosian tarafların koşullu tutumlarına rağmen iyimser: “Bu uzun soluklu bir yatırım. Her iki toplumu normalleşme fikrin alıştırıyoruz. Futbol diplomasisi bu süreçte zirveydi ama halk hazır değildi. Siyasi süreç tıkanınca normalleşmeyi daha geniş bir alanda yürütmeye başladık. Evet protokoller öldü. Erivan ile Ankara arasındaki yeni strateji şu: Protokolleri onaylamadan şartlarını yerine getirmek. Azerbaycan’ın müdahalelerini engellemek için küçük adımlar atmak. Türkiye Azerbaycan’ın tepkisini hesap edemedi. Küçük adımlar atılabilir. Mesela Erivan’da elçilik açmak yerine Tiflis’teki Türk elçi Erivan’da da akredite olabilir. Erivan’da konsolosluk da açılabilir. Aynı şekilde sınır açmak yerine sınır geçiş kontrol noktası açılabilir. THY de Los Angeles ve Tahran uçuşlarına Erivan bağlantısı ekleyebilir. Küçük resmi tanıma, büyük gayri resmi ilişki.”
Azerbaycan caydıran faktör
Asıl mesele Azerbaycan’ın ikna edilmesi. Suriye, Irak ve İran’la bozuşan Türkiye, enerji kaynağı Azerbaycan’ı da kaybetmek istemiyor. Dahası Türkiye eylülde imzaladığı Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi anlaşması ile Azerbaycan’la ilişkilere derinlik katmaya çalışıyor. Ancak bu tespite Giragosian’ın itirazı var: “Türkiye, Azerbaycan’ı zaten kaybetti. Futbol diplomasisinin ilk kurbanı ‘bir ulus iki ülke’ ilkesiydi. Türkiye şimdi Azerbaycan’ı kazanmaya çalışıyor ama Bakü Rusya ile flört ediyor, İran’a karşı İsrail’le yakınlaşıyor ve ABD ile oynuyor. Beri tarafta sınırın açılması PKK’ya karşı ekonomik bir yanıt olacaktır, sınır ticareti sayesinde Kürt sorununun çözümü kolaylaşacaktır. Türkiye bu adımların ihanet olmadığını Azerbaycan’a anlatmalı.”
Giragosian, Türkiye’nin kendi Ermeni nüfusuna yönelik adımlar attığını ama beri tarafta Ermeni diasporasının karşısına Türk diasporasını çıkartarak ateşle oynadığını düşünüyor. “Ankara diasporada kimin oyuncu olduğunu bilmiyor. Diasporaya sivilleri göndermek yerine diplomatları gönderiyor” diyor. Hem Giragosian hem Navasardian göre Ankara’nın anlamadığı şey şu: ‘Erivan diasporayı kontrol edemediği gibi diaspora da Erivan’dan gelen talimatlarla hareket etmiyor. Ayrıca yüksek sesli Türk dış politikası da işleri zorlaştırıyor. Fransa’da inkâr tasarı ile ilgili mesele, Türkiye’nin aşırı diplomatik tepkisi yüzünden daha büyüdü. Sorun sessizce halledilebilirdi.’
‘Milliyetçi tepki umutsuzluk göstergesi’
Peki Türkiye, Karabağ’ı önkoşul olarak masadan kaldırdığında Ermeni tarafı yeni başlangıca hazır mı? Navasardian protokollerin çökmesiyle yara alan Sarkisyan’ın Türkiye adım atmadıkça yeni bir girişime sıcak bakmayacağını söylüyor: “Sarkisyan protokoller yüzünden koalisyon ortağı Taşnak Sutyun’u kaybetti. Kamuoyu desteğini yitirdi. Daha fazla risk almak istemiyor. Ekonomik kriz zamanında bir başarı hikâyesine ihtiyacı vardı. Ama riskli yolda sınırlara ulaştı.” Ter-Gabrielyan’ın tespiti ise şöyle: “Futbol diplomasisi başladığında Ermeniler önkoşulsuz ilişkiye hazırdı. Ekonomi öncelikliydi. Şimdi hem sınırın açılması nem soykırımın tanınmasını istiyorlar.” Soykırım ve Karabağ’ı kırmızıçizgi olarak gören milliyetçilerin sürece etkisi ne olacak? Giragosian bu cenahtan gelen tepkiyi küçümsüyor: “Milliyetçiler için iki mesele tabudur: Soykırımın tanınması, Karabağ. Ama ilginç olan şu: Seçim döneminde muhalefet Türk-Ermeni yakınlaşması sorununu hükümete karşı bir koz olarak kullanmıyor. Bu ilerleme ve değişimin göstergesi. Milliyetçi kart artık işe yaramıyor Milliyetçi reaksiyon umutsuzluk göstergesi.”
Türkiye sınırları Karabağ yüzünden kapattı. Ama Erivan’da kimse Karabağ’da çözüme inanmıyor. İstedikleri Karabağ’ın ayrı tutulması. Sözün özü 2015 herkes içi psikolojik bir milat. Ama Türkler, ‘Soykırım Anıtı’na güllerle yürümeye ne kadar uzaksa, Ermeniler de işgal altındaki topraklardan çekilmeye o kadar uzak. Asıl sınırı tabular örüyor.